banner1595
Öne Çıkanlar ÇOCUKLAR 23 NİSANDA PİAZZADA! Kamil Dalkara DONDURMA KÜLAHINDAN KOLTUK! PAZAR GÜNÜ DANANIN KUYRUĞU KOPUYOR DULKADİROĞLU BELEDİYESİ BAYRAM KAHVALTISI GELENEĞİNİ SÜRDÜRDÜ

Bu haber kez okundu.

SERMAYELERİ; KAZMA İLE KÜREK!
 Ameleler… Ekmeğini taştan çıkartmaya çalışan insanlar. Tek sermayeleri ise kazma ve kürek. O bakımdan Boğazkesen Camii önünde müşteri beklerken, sermayelerini bırakmazlar ellerinden.

Hoş Cami duvarına dayasalar da, bir şey değişmiyor.

Sabah erken saatte, onları görürsünüz. Yaşlısı, genci, hatta çocuk denecek yaşta olanları, birilerinin gelip kendilerini alıp götürmesini beklerler.

Yaşlı olanların derdi, üç beş kuruş kazanıp, evlerine bakmak, genellikle de torunlarına oyuncak almak, şeker götürmek.

Bunun yanında çalışmaya ihtiyacı olan, yeni evli, bekâr veya yaşlılar, günlük nafakalarını çıkartmak için, Cami önüne duran bir araba olduğunda, amele lazım olduğunu hissettiklerinde, hepsi birden arabanın etrafını sararlar. “Beni de götür!” derler. Ne iş olduğunu sorarlar.

Çoğu sormaz bile, yeter ki iş olsun.

Bunu yaparken de, ellerindeki kazmaya, küreğe sıkı sıkı sarılırlar. Yegâne sermayelerine yani…

SURİYELİLER SIKINTI VERİYOR!

Kent merkezinde oturup da amelelik yapan hemen hemen hiç kimse yok. Genellikle çevre köylerden, kenar semtlerde oturan vatandaşlardan oluşan amele takımı, çoğu zaman yevmiye bile sormuyor. Suriyeli ucuz işçiler, tekerlerine çomak sokmuş.

Çünkü, Suriyelilerin de ekmeklerini ellerinden almak istercesine, yeter ki götürecek biri gelsin, yeter ki iş olsun, yeter ki akşam eve eli boş gitmesin telaşındaki yüzü yanık, elleri nasır bağlamış insanların biri sosyal güvencesi de yok.

Tek sosyal güvenceleri, sımsıkı sarıldıkları kazma ve kürekleri.

Aracı ile gelen müşteriye bir, ya da iki amele lazım iken, çevresinde oluşan belki 10 belki 20 ameleden seçim yapmak zorunda kalıyor insanlar. Daha güçlüsünü, daha gencini seçerken, geride kalanların yüzündeki burukluk, iç geçirme gözlerden kaçmıyor.

YEVMİYE 60 -70 LİRA, AMA…

İnşaata sektörünün kentte atağa geçmesi ile birlikte, müteahhit firmaları kendi çalışma ekibini kurarken, Boğazkesen Camii önüne demir atan ameleler, genellikle günlük, hafif, sıradan işlere gidiyorlar.

Yevmiyeleri de 60-70 lira. Ancak bunu bile bulamadıkları, birkaça gün dahi işe gidemedikleri olmuyor değil. İşe gidemedikleri, yani eve ekmek, çocuklarına oyuncak, torunlarına bir küçük çikolata götüremedikleri gün, onlar için yıkım demek.

Çünkü evde ekmek bekleyen bir aile, oyuncak bekleyen küçükler var.

Var ama artık amelelik yapan da pek kalmadı gibi. Gerçi Suriyelilerin de ucuz amelelik yapması, doğudan, özellikle Muş’tan gelen inşaat işçilerinin çokluğu, bizim yerli amelelere pek iş ve aş bırakmamış.

SOSYAL GÜVENCEMİZ YOK!

Boğazkesen Cami önüne vardığımızda, yüzü yanık, elleri nasırlı insanları dinlediğimizde, hastalandıklarında doktora gidemediklerini, ilaç dahi alamadıklarını, çünkü buna paralarının yetmediğini söylediler, “Bizim sonumuz iyi değil, bir sosyal güvencemizin olmayışı, yaşantımızı olumsuz etkiliyor. Öyle babadan kalma servetlerimizi de yok, olsa zaten burada olmazdık. Kader kısmet deyip, ekmeğimizin peşinde koşuyor, kazma-kürek sallayarak nafakamızı temine çalışıyoruz” dediler ve en çok Suriyeli ucuz işçilerden yakındılar.   

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol