Kentlerin geleceğini tayin etmeye ve yön verme niyetiyle 1926 yılında kurulan Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odasında, seneler sonra ilk kez 2 liste ile seçime gidiliyor olması, şehirde, özellikle sanayi ve iş dünyasında gerginliği tırmandırdı.

Her ne kadar çevredekiler, adaylar itidal, sağduyu çağrısı yapsa da, kraldan çok kralcı kesilen kesimler, ateşe benzin dökmeye devam ediyor.

Evet, ip koptu, cin şişeden çıktı, adaylar bireysel düşünceleri, projeleri ile yarışın göbeğinde yer almaya devam ederken, ‘dilim, dilim, başıma giydirir kilim!’ atasözünden yola çıkarak, ‘bülbülün çektiği dil yarasıdır’ şarkısından  hareketle, dil de kirlenmeye başladı.

Bülbüllerin yerini kargalar aldı.

*

Yıllar sonra 2’li liste ile seçime gidiliyor. Hem Şahin Balcıoğlu, hem de Mustafa Buluntu kardeşlerimiz, bu şehrin evlatları. Kentin sorunlarına hakim, sanayicilerin, tüccarların, ticaret erbaplarının talep ve ihtiyaçlarına vakıf iki yetenekli insan.

Adaylarda sorun yok. Sorun dilde, üslupta.

Her ne kadar basın önünde veya gruplu dost sohbetlerinde itidalden, barıştan, dostluktan söz edilse de, herkes birbirinin açığını, gizli-saklısını deşifre etme yarışında ipi göğüsleme derdindeler.

Oysa herkesin özel hayatı kendine. İnsanları, hele seçim üzeri adayları geçmişi ile yargılamak çok çirkin! Gemileri yakmak istercesine, ortaya serilen iddialar, çirkin söylemler bu şehre, bu sanayicilere, bu tüccarlara, bu ticaret erbaplarına yakışmıyor.

Etkilenen de üyeler oluyor.

*

Seçimler gelir geçer. Ama biz her gün yüz yüze bakacağız. Bunun cenazesi var, düğünü var, hastanesi var. Bugün bana, yarın sana ve ötekine. Neyi alıp veremiyorsunuz, bu kadar hırs, bu kadar öfke seli niye, neden ve niçin!

Rekabet elbette güzel ve olmalı. Rekabete kaliteyi artırır diyenlerin bir bildiği vardır diye düşünürken, yarın yüz yüze bakılmayacak sözlerle savaşa gider gibi seçim süreci kişilere itibar sağlamaz, aksine gözden düşürür.

Bu nedenle, 19 Kasım’da yapılacak olan Ticaret ve Sanayi Odası seçiminde her iki başkana başarılar diliyorum.

*

Diledim de, son cümlemi yazmasam olmayacak, komşu Gaziantep’i şehir milliyetçiliği ve tutkunluk meselesinde örnek gösterdiğimiz zaman bize kızıyorlar, ‘bizim onlardan neyimiz eksik!’ diye çemkirenler çok.

Çok eksiğimiz var. Onlar kendi hemşehrileri için, ister iktidarda olsun, ister muhalefette, ip cambazlarına şunu derlermiş; ‘Ha geçti ha geçecek, ha geçti ha geçecek!’

Ya biz, “Ha düştü ha düşecek, ha düştü ha düşecek.”

Bir kere de olsa; ‘Ha geçti ha geçecek!’ deseniz, izleseniz ne kaybedersiniz? Kıyamet mi kopar, bir yeriniz mi eksilir?

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol