Beyin göçü diye nitelendirilen kalifiye elamanların istikbal uğruna yurt dışına gidişlerini, rızklarını, ekmeklerini başka ülkelerde aramalarını kim nasıl, neden, niçin karşılar bilemem de, ben meslektaşlarımdan söz etmek istiyorum.

Akademisyenler gitti bu ülkeden.

Özellikle pandemiden sonra, ekonomik rakamları gerekçe göstererek, özel sebepleri de ekleyen doktorlar gitti. Gidene karışmak, ‘Niye gidiyorsun, ülkeni terk ediyorsun?’ deme hakkımız, haddimiz değil.

Ve de depremden sonra bu şehri terk eden,  işletmelerini başka şehirlere taşıyan işadamlarından…

*

Önce basın mensupları, yani bu şehirde senelerdir ekmeğini taştan çıkartmaya çalışan, basın emekçileri…

Kimisi yerel yönetimlere, siyasilere tepki koydu, daha Maliye ve Hazine Bakanlığının tasarruf genelgesi gelmeden, basının ekmeğinin elinden alınışına zaman bırakmadan birçok arkadaşımız başka şehirlere taşındı.

Kimisi depremde çekirdek aile diye nitelendirilen yakınlarını kaybetti, kimisinin evi ve işyeri çöktü, gitti, kaderine küstü, ‘Artık bu şehir bitti, bu şehir 10-15 senede kendini ancak toparlayabilir, biten şehirde yaşamanın, durmanın da manası yok!’ şeklindeki düşünceleriyle birlikte, çekip gittiler aramızdan.

Yakın yerlere değil, çok da uzaklara…

*

Yılların emektarı, usta kalem Akif Arslan gitti. Ama geri döndü. Arslan’ın dönüp dolaşacağı yer kendi evi, memleketi.

Aksu televizyonunda kendini kanıtlamış Murat Eğridağ gitti.

Genç yetenek Ali Osman Tuğ gitti.

Basın emekçisi Yadigar Jira gitti.

Aksu Tv’ye senelerini veren Murat Baltacı gitti. Bu arkadaşlarımızın nereye gittiklerine dair fikrim yok, ama dönme hazırlığı içinde olan Jira’yı biliyorum.

Yine yazılı ve görsel medyanın parlayan yıldızı Mustafa Alyaz da gidenler kervanına katıldı. Ankara’da.

Başka gidenler varsa, ben hatırlamıyorum.

*

Her kim, ‘Bırakın giderlerse gitsinler!’ diyorsa akademisyenler için, doktorlar için, gazeteciler için, yatırımcılar için, bilinsin ki, gidenlerin yeri doldurulsa da, yerinden oynayan yetmiş iki derde uğruyor, bu su götürmez gerçek iken, insanlar arayış içinde, beklenti odasında otururken, kaygılı, endişeli ve düşünceli.

‘Ne yaparım, ne yapacağım!’

İki ölçüyor, bir biçiyor, bir kabına koyamıyor insanoğlu.

*

Özellikle küçük sanayi sitesindeki bazı işletmeler, hatta fabrikası olana yatırımcılar, (birkaç da Suriyeli işadamı var içlerinde) komşu illere gittiler, bazıları da Mısır’ı tercih etti.

Yaşamlarını sürdürmek, üretim ve istihdam sağlamak adına… İş dünyası bu şehri terk ederse, o kadar çalışan ne yapacak, nereye gidecek? Göç dalgası dilerim kısa sürer, gidenler geri döner!

Gidenler gitsin de, bazen soruyorum, keşke fay hattı beynimin içinden geçmeseydi.

Bilmem anlatabildim mi?

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol