Haftanın ilk gününde, İş Bankası ile Semerciler Çarşısı arasında işyeri bulunan 10 kadar esnafa, Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığınca, 15 günlük süre içinde işyerlerini boşaltmaları tahliye tebligatı ardından esnafın isyanı, tepkisi gündemin yeni ana unsuru oluverdi.
Depremle birlikte canlarımız da gitti. Herkesin acısı var, yüreği yangın yeri. Şehri terk edenler de oldu. İş dünyasından, küçük sanayi sitesi esnaflarından komşu illere taşınanlar olunca, şimdi de ilgili bakanlığın İş Bankası ile Semerciler Çarşısı arasında kalan 10 kadar dükkânın rezerv alanı kapsamında yıkılacak olması, bu bölgedeki esnaf için ikinci yıkım oluşuverdi.
Tebligat da yapıldı geçen hafta içinde. Bazılarına sözlü olarak bu tebligat ulaştırıldı.
*
Tamam, esnaf devletine bağlı. Alınan karara saygı duyuyor. Ancak verilen sürenin kısa oluşu, onlara yer ve zaman tanıma noktasında tepkilerini haklı duruma getiriyor.
Madalyonun öbür yüzüne bakacak olursak…
Bazı dostlar ve çarşı esnafı olayı Büyükşehre bağlasa da, alakası yok. Tebligatı yapan Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlık yetkilileri. İnancım odur ki Fırat Görgel Başkanım bile bu uygulamadan rahatsız olmuştur.
Belki de haberi bile yoktu.
*
Peki, madem rezerv alanı ilan ettiniz, madem yıkmaya karar verdiniz, 15 günlük süre neyin nesi? Çarşının kimyası bozulacak, hafızası kaybolacak, yerli ve yabancı turistler geldiğinde alış-veriş yapacak yer bulamayacak, şehrin rengi, dokusu ve kokusu gitti gidecek, siz mağduriyet üstüne mağduriyet yaratmak istercesine, sanki baraka, sanki kümes taşınacakmış gibi, üstelik de insanlara yer göstermeden, sanki şehirde gidilecek, kiralanacak yer, dükkân varmış gibi, yaralarının, acılarının üzerine tuz biber ekiyorsunuz.
Bari süreyi uzatın, en az 4-5 ay süre tanıyın da, bu esnaf kardeşlerimizi kendilerine yeni bir yol haritası çizsinler. Başlarının çaresine baksınlar şimdiden.
Nasıl bakacaklarsa!
*
Lafı, sözü yine Fırat Görgel Başkanımıza getirmek istiyorum. Ferasetle, özveriyle çalışıyor, şehri ayağa kaldırmaya gayret gösteriyor.
Şehir toparlanacak, yaralar mutlaka sarılacak. Bundan kuşkumuz yok! Allah devlete ve millete zeval vermesin!
Ancak Bakanlıkça yapılan tebligatın Büyükşehir ile alakası yok uzaktan yakından. Bakın, şehrin dört bir tarafı şantiye alanı gibi. Doğrudur, insanlar yerlerinden, yurtlarından, işlerinden, ekmek teknelerinden oldular, Allah bir daha göstermesin!
İnanarak, güvenerek söylüyorum, Fırat Görgel Başkanımızın dirayeti ve feraseti, devletimizin büyüklüğü ve alicenaplığı sayesinde şehir en geç 2 yılda yeniden doğacak. Küllerinden doğar denilir ya, aynen öyle.
Yepyeni bir Maraş ile karşılaşacağız.
*
Zaten hem Bakanlık yetkilileri, hem Başkanımız Fırat Görgel bunun sözünü veriyor, taahhüdünde bulunuyor.
Fakat bayram sonrası yıkımlar başlayacak. Kıbrıs Meydanındaki Arıkan’lara ait 80-90 dükkânlar da yıkılacak, buralar için de tebligatlar yapıldı. Bakanlık bu meselede kararlı.
Bize, esnafımıza, herkese düşen, sabretmek, yasalara, kararlara saygılı davranıp, vakit varken başımızın çaresine bakmak!
Buna rağmen esnafı isyana, tepki eylemine çekmek ne kadar tutarlı, ne kadar geçerli. Tamam, yaranız var, sıkıntınız büyük, lakin haklı iken haksız duruma düşmemek de gerekiyor.
Ne demiş atalar, öfkeyle kalkan zararla oturur!
*
Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim, ben doğrunun, haklının yanındayım. Devletimin yanındayım, halkımın, esnafımın yanındayım.
Allah muhafaza, yakın komşu illerimizden birinde veya şahsım şehrinde yine ciddi bir deprem vuku bulsa, büyük yıkım yaşasak, o saatten sonra şehre bir çivi çakacak ne adam, ne imkân, ne zaman bulabiliriz. Düşünün, bu şehir bir daha toparlanabilir, ayağa kalkabilir mi?
O zaman, şehrimizin, yöneticilerimizin kıymetini bilelim, sabır gösterelim, tahammül edelim, çalışanlarımıza, yerel yöneticilerimize destek olalım, süre tanıyalım.
*
Makarayı başa saracak olursam, ki Büyükşehir belediye Başkanım Fırat Görgel ile de konuştum, bugün-yarın çarşı esnafını ziyaret edip, dertlerini, sıkıntılarını dinleyecek, sorunların çözümü noktasında onları ikna edecek, yaraların sarılması adına elinden gelen gayreti gösterecek.
Sürenin uzatılması meselesinde, mağduriyetlerin önlenmesi adına esnafımızın yanında olacak!
Ha, vatandaş yıkıma karşı değil. Tepkisi, isyanı verilen, kısa tutulan süreye. Yer gösterin, ‘Aha şura sizin!’ deyin, eyvallah!
Bu devlet, bu millet, bu şehir hepimizin! Bağırıp çağırmakla, yürümekle, isyan etmekle, tepki ve şimşekleri büyütmekle bir yere varılmayacak. Diyalog, istişare ve akil yöneticilerle sorunlara çözüm bulmak!
Hamur un’dan, mesele bundan ibaret!