Bir dostum anlattı, babasından dinlediği bir darb-ı meseldi söyledikleri, gerçekle bağlantısı var mıydı bilemedim, ama düşününce, uzun uzun kafa yorunca, ‘acaba…’ demeden de yapamadım ve o günden sonra gömleğimin cebine para koymamaya özen gösterdim.

Oysa büyüklerimizden dinlerdik ki, neredeyse atasözü haline gelmişti, ‘Karını kaynına, parayı koynuna güven!’

Bir de şiiri vardı merhum Abdürrahim Karakoç’un, bir şiirindeki dörtlüğün cümlesinde; ‘Kirli ellerde görünce paradan utandım!’ diyordu.

*

Elimiz temiz değil, vicdanımız temiz değil, ruhumuz kirlenmiş, temizleyecek hijyen maddesi bulunamazken, parayı nereye koyup koymamanın bir önemi var mı diye de düşünmeden edemedim.

*

Bırakın döş cebi, bırakın kirlenen parayı, doğayı kirlettik.

Dereleri, çayları, gölleri kirlettik.

Vicdanları, ruhumuzu kirlettik.

İnsanlığı, dayanışmayı, yardımlaşmayı, insan olmayı, paylaşmayı kirlettik.

Komşuluğu, aile bağlarını, dostlukları, hayvanların beslendiği meraları kirlettik.

Paranın lafı mı olur!

*

Ama siz yine de döş cebinize para koymayın! Yüreğinizi, kalbinizi kirletmemeye özen gösterin!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol