İtiraf ediyorum, saklamıyorum ve kendi adıma yazıyorum, dört dörtlük gazetecilik yapmıyorum, yapamıyorum. Öyle bir meslek ki bu, bir haber veya yazı yazdığında, karşına ya partili çıkıyor, ya komşun, ya kırk yıllık hatırından geçemeyeceğin arkadaşın, ya meslektaşın.

Ahbap çavuş ilişkisi bizde de çok, yaygın. Bir yerde eliniz mahkum!

“Sen de mi?” derler, “Vallahi herkesten beklerdim ama senden beklemezdim, çok üzüldüm, çook!” diyenlere sık rastladığımız için, her ne kadar cesur yürek olduğumuzu, doğruları yazdığımızı söyleseler de, itirafımı yineliyorum, bu şehirde gazetecilik zor zenaat… “Mahallenin delisi benim, ben yazarsam milletin uykuları kaçar, yer yerinden oynar!” dediğimize bakmayın siz, kendimizi kandırmaktan öteye geçemiyoruz.

Yazdık da ne oldu? Ne yer yerinden oynadı, ne milletin uykusu kaçtı, ne de muhatapları kaçacak delik aradı.

*

Halife Mem’un, haremine yeni gelen ve henüz 14 yaşlarında olan cariyenin o gece kendisi için hazırlanması talimatını verir.

Yatsı namazı sonrası çocuk yaştaki cariye Halife’nin huzuruna getirilir. Mem’un, cariyeyi eliyle yanına çağırır, cariye de emri anında yerine getirir. Halife, çocuk yaştaki kızın yüzüne doğru yaklaşır ancak cariye geri çekilir. Şöyle der, “Nefesiniz kokuyor Halifem!”

Mem’un öfkelenir, kılıcını çeker, kükreyerek, “Ne cür’etle bana böyle bir şey söyleyebilirsin, şimdi seni iki parçaya ayırırım” der.

Cariye Halife’nin gözlerine bakarak, bu hareketinin nefesinin kokmasını gideremeyeceğini söyler. Mem’un adamlarını çağırır, “Alın götürün bunu!” der. Der ve vezirini huzuruna çağırır, danışmanlarını da. Hepsinin de yüzlerine karşı nefes üfler ve sorar; “Bir koku hissettiniz mi?”

Yalakalıkta sınır tanımayan danışmanları ve vezir hep bir ağızdan; “Hayır Halifem, hissetmedik, duymadık” cevabını verirler.

Halife bununla da tatmin olmaz, Abbasi Devletinde, şehrin en ünlü hekimlerini Saraya davet eder. Yapılan kontrollerde, Halife’nin midesinden ve dişlerinden kaynaklanan bir sorun sebebiyle nefesinin koktuğu kararına varılır. Ve tedavi edilir. Halife, nefesinin koktuğunu söyleyen çocuk cariyeyi makamına getirtir, neredeyse ağzının içine girercesine nefes üfler, “Kokuyor mu?” diye sorar bir kez daha.

Cevap; “Hayır! Kokmuyor Halifem!”

Bunun üzerine Halife, “Doğruları söyleyerek beni düşmanlarımın arkasından alay etmelerinden kurtardın, teşekkür ederim” diyerek çocuk yaştaki kızı ödüllendirir, cariyeleri arasından çıkartıp hizmetinde başka bir görev verir.

*

Siz sizi olun, şartlar ve mekânlar ne olursa olsun, yine de doğruları söylemekten, yazmaktan kaçınmayın, imtina etmeyin, korkmayın! Çünkü doğrunun yardımcısı Allah’tır!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol