banner1483

Hayırdır inşallah, bu günlerde gerek yazılı, gerekse görsel medyada sık kullanılmaya başlandı. Yenilir miydi, içilir veya yutulur muydu, ne zamanki internet yasası gündeme geldi, ne zaman ki sosyal medya hizaya getirilmek istendi, ne zaman ki sosyal medyaya ayar verilmek akıllara geldi, dezenformasyon da kelime haznemiz arasına giriverdi.

Günümüzde yaygın olarak kullanılmaya başlanan farklı dillerden Türkçeye geçmiş kelimelerden biri de ‘dezenformasyon’ diyebiliriz. İş hayatında olduğu kadar, günlük yaşantımızda da özellikle sosyal medya mecralarında ve yine özellikle bu günlerde televizyonlardaki tartışma programlarında karşımıza çıkan efsunlu bir kelime sanki.

Sağ olsun, Google baba var da, kökünü kömecini, cinsini cibilliyetini öğreniyorsunuz. Fransızca kökenli bir kelime. Köküne ayran suyu dökülesice!

Bilgi çarpıtma anlamına geliyormuş. Sosyal medya ve dijital medya mecralarında sıklıkla kullanılan bu kelime, özellikle biz gazetecileri de yakından ilgilendiriyor.

Günümüz medyasının en önemli sorunlarından biri haline gelen dezenformasyon, yayılma hızı sebebiyle gerçek bilgilendirmenin önünü kapatan unsur olarak yorumlanıyor.

*

Daha mecliste yasalaşmadan özgürlükleri, özellikle basın özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik olduğu ileri sürüldü, yazıldı, konuşuldu.

‘Yasalaşırsa vay halimize!’ diyenler de çıktı son günlerde. Eleştiri frenlenecek, asparagas haberler yargıya taşınacak, gelenin keyfi için geçmişe kalkıp küfür edilemeyecek, insanlar keyfi itibarsızlaştırılmayacak, özel yaşam koruma altına alınacak, devlet büyüklerine hakaret disipline edilecek vs…

Eleştiri ile tenkiti birbirine karıştıranlar var!

Eleştireyim derken hakaret edersen, belden aşağı vurursan, özel hayata dalarsan, meslek ve kişilik haklarını ihlal edersen, tabi ki cezasını çekeceksin. Öyle langır lungur haber yaparım, köşe yazısı yazar milletin canına ot tıkarım,  yok öyle!

Gerçek, sağlam bilgiye ve belgeye dayanıyorsa, eyvallah!

*

Kamuoyunda tartışmalar başlayınca, meseleye ilk açıklık getiren sayın Mahir Ünal oldu. AK Parti Gurup Başkanvekili, hemşehrimiz sayın Mahir Ünal, bu çalışmanın basın özgürlüğü için olduğunu söyledi katıldığı programda. Bu sosyal medya yasası için duyulan kaygılara cevap verdi, açıklık getirdi.

Kim ne kadar anladı kim ne kadar inandı, o muhataplarını ilgilendirir.

sayın Ünal’ın şu iddiasına katılıyorum, dezenformasyon, yani haberi çarpıtmak, insanları yanıltmak, bunu köşe yazıları ile kamuoyunda yanlış algı yaratmaya zemin hazırlamak…

Öyle bir dünya yok!

‘Ben yazarım, ben eleştiririm, basın özgürlüğü hakkım var!’ kalkanına sığınıp, ona buna veryansın etmek, bilgisayar klavyesini silah gibi kullanmak, çarpıtma haberlerle insanların aklını karıştırmak, insanların yaşam haklarına saldırmak, gazetecilik değildir.

Evet, öyle bir dünya yok! Özgürlük de…

*

Basın kuruluşları tepki göstermişler, Cumhuriyet tarihinin en ağır sansürü olarak yorumlamışlar.

Vallahi kim ne anlarsa anlasın, kendi adıma konuşuyorum, ‘ben yazdım oldu, ben ne dersem, ne yazarsam haklıyım, herkesi eleştirmek görevim’ mantığından hareket edip kişilik haklarına saldırmak gazetecilik değil.

Muğlak ifadelerle suç üretilecek iddiası da var.

Buna göre basına, muhalefete gözdağı veriliyormuş.

Buna göre iktidar basına ve muhalefete aba altından sopa gösteriyormuş!

Buna göre iktidar basına ve muhalefete parmak sallıyormuş!

Buna göre iktidar basına ve muhalefeti tehdit ediyormuş, ümüğünü sıkıp konuşmaz ve yazmaz hale getiriyormuş!

*

Bilgiyi tahrif etmek, kişisel hak ve özgürlükleri tahrip etmek ne insani, ne gazetecilik işi.

Sansüre karşı mıyım, evet. Herkes meslek ahlakı ve kriterleri doğrultusunda haber yapar, yazılarını yazarsa, hiçbirine gerek kalmıyor zaten!

Sesimizi kısmak, kalemimizi elimizden almak, düşünme ve yazma hakkımıza ambargo koymak ve sansür uygulamak dezenformasyon kavramı içine giriyorsa, kardeşim herkes de haddini bilecek yani.

Ben isem de…

Ha, gerçek bilgi ve belge varsa elimde, feriştahı yazmama mani olamaz! Dezenformasyon vız gelir tırıs gider.

Ama gelenin keyfi için, üç-beş kuruşluk menfaat için de ne aklımı, ne kalemimi kiraya vermem, satılığa da çıkartmam!

*

Bu meselede son sözüm; tamam, diyelim ki medyanın dili kirli, yalan, iftira gırla, çirkin, iğrenç…

Peki, siyasiler bu meselede çok mu masum?

Başka sorum yok hâkim bey!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol