Hayat böyle bir şey işte, bazen dibe vurursun, bazen zirveye çıkarsın.

Önemli olan vazgeçmemek. Acımasız da olsa yılgınlığa yer vermeyeceksin! Hayata karşı zayıf düştüğünde, tekme vuran, unutan çok olurken, ne kadar çabalasan da iş olacağına varıyor.

Onu yaptın olmadı, bunu denedin olmadı, şuna meylettin hiç tutmadı… ‘nereye kadar, yeter artık!’ deme! Çal mayanı, ya tutarsa!

Samuel Beckett şöyle der; "Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil. Daha iyi yenil."

Yenilmekten korkmayın!

Mücadele edenin kazanma şansı vardır. Pes edenin asla!

*

Bu şehir insanı yoruyor mu, kesinlikle evet! Bu şehrin yükü ağır mı, olabildiğince evet! Bu şehri sırtlayacak, yarınlara taşıyacak, vitrin ve vizyonu ile ayağa kaldıracak ekip, ekipman, malzeme var mı, evet!

Hayatta 3 şeyi yönetmenin zor olduğunu ileri sürer aklı yetenler, bilenler, tecrübe edenler; bir, kadını, iki; çalışanı, üç, parayı…

Fransa’nın ünlü komutanı Napolyon’a sorarlar, “Gençsin, yakışıklısın, ünlü komutansın. Güzel, asil ve zengin kızlar etrafında pervane oluyorlar, senin için çıldırıyorlar, niye evlenmiyorsun?”

Napolyon şu cevabı verir; “Bir kadını yönetmek, Fransa’yı yönetmekten daha zordur!”

Genel manada yazıyorum, kadınları yönetmek zor!

*

Para, para, para… Şarkısını bile yazdık, ille de para, para, para… Anayı kızdan ayıran para. Babayı evlada, torunu dedeye düşman eden para, para, para…

Parayı kazanabilirsin de, yönetme konusunda herkes aynı başarıyı gösteremez. Hele senin döş cebinde duruyorsa, kalbinin üzerinde ise, kalbini de kirletmiştir o para. Evini çevirip çevirebilir, bir şehri, bir ülkeyi yönetebilirsin, lakin para yönetimine gelince mesele, çuvallayan çok insan çıkmıştır yeryüzünde.

Para ile saadetin olmadığını boşuna söylemediler, filmini boşuna çevirmediler, şiirleri nafile yere yazmadılar. Kolay kazan, zor kazan neyse de, yönetmek, harcamak ayrı bir meziyet ister.

*

Çalışana gelince… Hayatın kendisi mücadele. Sürekli ve duraksız! Yaşamda zirveye çıkmak kadar dibe vurmak da mukadder. Lakin yılmak, yoruldum demek, buraya kadar deyip pes etmek yok!

Pes edersen, tıkanır kalırsın! Şansını zorlayacak, hep deneyeceksin. Yorulsan da, bir iki kez tıkanıp tükensen de, yıkılsan da ara ara, inadına inadına sarılacaksın hayata. Ailen için, geleceğin için, ülkeye ve insanlara yararlı olasın diye vazgeçmeyeceksin hayattan, mücadeleden.

Çalışanı idare etmek zor! Evde eşini, çocuklarını, idare edersin bir yere kadar da, çalışana gücün yetmez yeri geldiğinde. Bir azarla çekip gitmesinden, işi savsaklamasından, boşta kalmaktan, kalite ve verimi düşürmesinden korkar, çekinir, durumu idareye bakarsın.

Önetemezsin çalışanı. Hele günümüzde, öte git desen, ceketi alıp kapıya yöneliyor. Yerine adam bulamıyorsun.

Çalıyor, çaldığını fark ediyorsun, görüyorsun da, sesini çıkartmıyorsun. Ya çekip giderse, yerine adam bulamam korkusundasın değil mi?

İdare ediyorsun. Yönettiğini zannediyorsun da, yönetemiyorsun! Eşek çamura çökünce sahibinden yiğidi çıkmazmış. Sen ter akıtmazsan, çalışanın yorulmuyor, kendini işe vermiyor bile.

*

Velhasılı kelam, kaybetsen de, yenilsen de deneyeceksin, mücadeleden vazgeçmeyeceksin! Yenilmekten korkan, korkak bezirgana döner, farkı yoktur.

Cesaretini artırıp, korkunu yenip, yarına dair endişeyi kafanda silip yenilginin faturası ağır gelse de sineye çekip, inadına inadına başarı hikâyesi yazmayı sürdüreceksin!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol