banner1483

Çaresizlik, umutsuzluk, yılgınlık, bıkkınlık, ‘yeter artık, dayanacak gücümüz kalmadı’ sendromu, insanları farklı kulvarlara taşısa, arayış içine soksa ve alternatif akıllar üretmeye zorlasa da, umut her zaman vardır, var olmuştur, var olacaktır.

Önce inanç… Kişiyi, kurumları, hayatı ve umutları ayakta tutan, yaşatan.

İnançlı insanın umutları hiç tükenmez, şartlar ne olursa olsun, neyi beraberinde getirirse getirsin, umut ışıkları hiç sönmez! Bazen bir şeyi kaybettiğini zannedersin, lakin sağlam inancın, mesleğine ve kendine olan güvencin suyu bile tersine akıtır mı, akıttırır!

*

Ferah Pastanesi, EDO Dondurma kendimi bildim bileli var bu şehirde, ta ki 1957’den beri. Aslına bakılırsa pastane sektörü bu kadar gelişmemişken, yayılmamışken dalga dalga, insanların sosyal yaşamı gelişme bir yana, pastane ve kahvaltı kültürü henüz olgunlaşmamışken, Uzunoluk’un başındaki Uğrak Pastanesi, bir buluşma adresi, noktasıydı.

Şehir Kıbrıs Meydanında bitiyordu. Ötesi yoktu.

Sonra şehir büyüdü, nüfus çoğaldı, insanların yaşam kalitesi arttı, sosyal ve gündelik hayata bakış açıları değişti, imkânları geçmişe oranla yükselme gösterince, her sektör gibi dondurma sektörü de patlama gösterdi.

Yaşar Pastanesi, MADO zaten vardı, iyi de isim yapmıştı. Gittikçe dünyaya açılan marka olmuştu.

*

Ferah Pastanesi ve Dondurmaları, önce Kapalı Çarşı’da (Belediye Çarşısı) yürüttü işini senelerdir. Yerli ve yabancı turistlerin vazgeçilmeziydi. Kalite, güler yüzlü hizmet, müşteri memnuniyeti ön planda idi. Sonra farklı yerlerde yaşam mücadelesi verdi.

Ancak bir ilerlemeyi, bir büyümeyi, bir çıta yükselmeyi, birkaç basamak birden atlamayı Rabbim nasip edecek!

Bazı şeyler olmayınca, olmuyor. Zorla da olsa…

Ferah Pastanesi, şimdi EDO markasıyla Trabzon Bulvarında. Kabul etmek gerekirse, büyüme, gelişme ve yayılma noktasında gerek ailevi, gerek ekonomik, gerek sosyal nedenlerle diğer meslektaşlarından geride kalırken, bir zamanların ünlü buluşma noktası, adresi Uğrak Pastanesi de tarihe karıştı adeta.

*

Faik İnalbars’ı yıllardır tanırım. Mahallemin büyüğü, ağabeyi, babası. Kümbet’ten. Divanlı Hamamına inerken sağ taraftaki evlerini de bilirim.

1978 yılında yakılan 12 Şubat ilkokulunu, Kel Doktor namıyla maruf (tanınan-bilinen) güleç yüzlü, hayırsever sıhhiyeci merhumun elinde çantası ile insanların yardımına koşuşunu, şimdiki hemen cami karşısındaki Çay Bahçesi öncesi mezarlık denilen alanda top oynadığımız günler gözümün önüne geliyor.

*

Bazen işlerinizin iyi gittiğini zannettiğiniz bir zamanda, teker tersine döner mi, döner!

Çorba içerken dişi kırılır mı insanın, kırılır!

Düz, açık yolda giderken takla atar mı araba, atar!

Her şey nasip kısmet meselesi.

Bazen bir şeyler kayıp gidiyor elinizden, ama itibarınız, ama şahsiyetiniz bir onur abidesi gibi dimdik ayakta duruyorsa, her şeye rağmen ‘yıkılmadım ayaktayım’ diyorsanız, eh biraz da kader utansın!

Bazı şeyler olmuyorsa, olmuyormuş!

Ferah Pastaneleri’nin, EDO Dondurma’nın kurucusu merhum Faik İnalbars, bu sektöre emeğini, senelerini, imkânlarını ve zamanını verdi. Gariban dostuydu, ekmeği yalnız yemez, öğle vakitleri imalathanede pişirilen yemeği fazla yaptırırdı ki, kısmeti olan gelsin yesin diye… Bir kaşık yemeğin sahibini arardı sanki gözleriyle. Ve gelirdi…

Güleç yüzlüydü. Kimseye kızmaz, kimseyi kırmazdı. Baba adamdı. Gönül dostuydu. Fakiri, garibanı gözetir, bölüşmeyi severdi.

Her zaman yanında olan oğlu Sıddık İnalbars ile mesleğin kahrını, çilesini, varlığı kadar yokluğunu da çekti.

Ama her şey bir yere kadar!

2018 yılında kaybettik bu güleç yüzlü, dost insanı. Merhum Faik abimiz ölümüne kadar hep insan biriktirdi yüreğinde. Hep gönüllere dokundu. 3 yıl önce, bir daha dönmemek üzere ayrıldı aramızdan!

Sevgili Sıddık İnalbars yalnızdı, kendisine destek olacak, zorlukları, sıkıntıları paylaşacak, bölüşecek, destek olacak kimsesi yoktu yanında.

İşlerin iyi gitmediği, bazı şeylerin ve tekerin ters döndüğü zamanlarda, hayatının her karesinde ve zamanında yanında olan oğlu Sıddık İnalbars’a söylediği başlıktaki söz, geleneksel hale gelen damak zevkimiz dondurma için, “Biz bu dondurmaya bir ömür verdik!” demesi, tarihe düşen bir not gibiydi.

Büyük oğlu Sıddık İnalbars, belki çok sevdiği babasını, belki bazı birikimlerini  kaybetti ama şahsiyetinden, itibarından, karakterinden bir şey kaybetmedi çok şükür!

Maddi imkânsızlıklar, yalnızlıklar da çekti her sektör mensubu gibi. Ticaret bir kumar, her zaman kazandırmıyor insana. Ama O hep alnı açık, başı dik gezdi, dik durdu. Babası ile işi ile hep gurur duydu. Bugün kendisi dâhil, pastanede ve imalathanede çalışanların üniformalarının sırtında bu unutulmaz, mühür gibi yüreklere kazınan söz yazılı, ‘Biz bu dondurmaya bir ömür verdik!’

Evet, ömrü dondurma uğruna tüketmişti Faik abimiz!

Mekânı cennet olsun, nur içinde yatsın!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol