Yılan sadece derisini değiştirir, huyunu asla! Gazetemizin Kurban Bayramı sayısı için ne yazayım diye düşünürken, dürüstlük üzerine bir şeyler yazmam gerektiğine hükmedip, sosyal medyaya dalış yaptım. Baktım, paylaşabileceğim o kadar veciz cümleler vardı ki, seçim yapmada, tercih yapmada bayağı zorlandım diyebilirim.

Günümüzde… Elini vicdanına koy desem, elini koyacak yer bulamayacak insanlar varken, geçenlerde hayatını kaybeden usta bir sinema sanatçısının “Evcim, arsam, arabam yok diye üzülmeyin. Hikâyenin sonunda hepimiz de toprak sahibi oluyoruz!” sözüne çok takıldım. Evet, gün gelecek, hikâye sona erecek, hepimiz kara toprakla tanışacağız.

Oysa bizim bu zamanda, şu yaşadığımız ömür törpüsünde bizi iki şeyin daha güzel anlattığına inandım, Hiçbir şeyimiz yokken gösterdiğimiz sabrı, her şeyimiz varken sergilediğimiz tavrı önemli buldum.

*

Lakin o hale geldik ki, artık dostluklardan, samimiyetten, arkadaşlıklardan kuşku duymaya başladık neredeyse, otururken, muhabbet ederken kimin yalan söylediğini, kimin bizi kandırdığını, kimin bize numara çevirdiğini bilemez hale geldik. Geldik çünkü insanlar maskesiz gezmiyorlar. Şu korona denen illet de olmasaydı, insanların yüzlerinde kaç maske ile dolaştıklarını öğrenemeyecektik.

Kendi adıma yazıyorum, kendim kimseyi yarı yolda bırakmadım, bırakamam. Ama herkes menfaatinin bittiği durakta inince o gidenlere “güle güle!” bile demeyi israf saydım.

*

Özellikle çok şeyi, çok yeri görmüş, çok insana tanımış olanları değil, sonradan görmeleri ne yazıma, ne sayfama, ne de yüreğime koydum. Öyle ki, işi düşenin kardeşi, işi bittikten sonra düşmanı olduğumuz günümüzde, kimin dost, kimin düşman, kimin hesap peşinde olduğuna dahi karar veremez hale gelince, oturup bir düşünmeye başladım, ben mi yanlış yapıyorum, onlar mı doğru hareket ediyor, çözemedim gitti.

Senelerdir AKDO’dayım. Dondurma, pastane sektöründe çalışan ve çalıştığım yerden de onur duyduğum şubemde kuşkusuz çok tecrübe sahibi oldum. Tecrübe para ile satılmıyormuş, bunu da öğrendim. Merhum Sakıp Sabancı’ya sormuşlar, “Tecrübe nedir, bize tarifini yapar mısın?” o büyük işadamı, o gönlü zengin adam şu cevabı vermiş, “Tecrübe, dostlarımdan yediğim kazıklardır!”

*

Biz sabır ehliyiz. Hani o veciz cümlede deniliyor ya; “Asil insan idare eder, aciz insan şikâyet eder, basit insan iftira eder,  dürüst insan sabreder!”

Biz sabrı tercih ettik. Ama basit insanları, şikâyet edenleri de bir tarafa not etmeyi unutmadık. Çünkü günümüzde insanlar gerçek yüzlerini sizden istediklerini alamadıklarında gösteriyorlar.  Hani bizim Maraş’ta çok derler ya, “verirsen iyisin, vermezsen senden kötüsü yok!” ne yazık ki öyle. İnsanları sırtında taşırsın senelerdir, “Ede, biraz in, dinleneyim, yoruldum seni taşımaktan!” dediğin anda, o dost bildiğin suratların köseleye döndüğünü göremediniz mi bugüne kadar.

Ben çok gördüm, çok yaşadım!

*

Yazımı Mevlana Hazretlerinin anlamlı bir sözü ile bitirmek istiyorum. Hepinizin Kurban Bayramını kutluyorum. Sağlık ve esenlik içinde olun!

Kusur aramak için bakma birine.

Bulmak için bakarsan bulursun.

Kusuru örtmeyi marifet edin!

İşte o zaman kusursuz olursun!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol