Bazı canlılar, bir kavgada, bir savaşta ölü taklidi yaparlar ve hayatta kalmayı başarırlar. Çünkü hiçbir canlı ölüden korkmaz, ölüyü öldürmek için uğraş vermez, ölünün de etini yemez! Ölü taklidi yap, yaşama tutun, hayatta kal! Hiçbir canlı ölü eti yemediği için, bazıları kurnazlık eder, ölü taklidi yapar. Hayatta kalmak için, canını kurtarmak için, yaşamını idame ettirmek için. Ölü eti neden yenmez bilirsiniz!
Mundar der çıkarız! Bırakın akıl ve ruh sağlığını, beden sağlığını da ciddi ciddi sıkıntıya sokarken, kim yanaşır mundar ete?
*
Onu bunu anladık da, bazıları, bu şehri ileriye taşımak, güçlü göstermek varken, üzerine ölü toprağının serpildiğini iddia eder. ‘Üzerimizde ölü toprağı var, o yüzden iflah olmuyoruz!’ diyerek karamsar tablolar çizen çok sayıda insan dolaşır aramızda. Bunlar genellikle muhalif takılanlardır.
Zaten ne yapsan, ne etsen, muhalif kesime yaranamazsın!
Biz insanoğlu mesela, hadi kendi dünyamızdan örnek vereyim, bu şehirde yaşayan kimseler…
Yerelde veya merkezi hükümetten hizmet alamazsa, bir şeyler ters giderse, insanların beklentileri karşılık bulmaz ise, talepler ekmek gibi askıda beklerse, arzuları gerçekleşmez, umutları sönerse, ‘Üzerimizde ölü toprağı var!’ yaftası rozet gibi, etiket gibi yapışır yakamıza.
*
Bu ifadeler, bu düşünceler, genellikle belediye başkanları ve siyasiler için sıkça kullanılırken, her seçimden sonra beklentiler büyük olacağı için, üstelik de vatandaş sabırsız, ‘Her şey bir anda olsun bitsin, istediğimiz hemen yerine gelsin!’ gibi olmayacak duaya amin demeyi zül sayanlar, aksine, o siyasiler, o yerel yöneticiler, çoğu zaman ölü taklidi yaparlar. Onlar ölü taklidi yapınca da, kimse üzerine üzerine gitmez, ölülerden medet umulmayacaklarını bile bile, diri dururken ölü ile uğraşmak kimsenin işine gelmez!
*
Siz ölü taklidi yaparsanız, kimse sizden bir şey istemez, beklemez!
Siz ölü taklidi yaparsanız, gelip de kimse oğluna, kızına, gelinine damadına iş istemez!
Siz ölü taklidi yaparsanız, bu uyanıklığınızın vatandaşa yol, su, elektrik olarak döneceğini düşünseniz bile kimse ölüden medet ummaz!
Siz ölü taklidi yaparsanız, kimse sizden borç para, kaldırım, park, yüzme havuzu, kafe, kilit parke bekleme gafletine düşmez!
Siz ölü taklidi yaparsanız, bütçeniz açık vermez, kapınızı çalan olmayacağı gibi, piyasaya olan borçlarınızı da zamanında kuruşu kuruşuna öder, rahatlarsınız.
Siz ölü taklidi yaparsanız, kurumları ağlama duvarına çevirirseniz, vatandaş da; ‘Yahu bırakalım bunları, baksana bunlar ölmüş de ağlayanı yok!’ der, beklentileri askıya alır ekmek gibi, kendi normal hayatına döner.
*
Sahi, ayakta ve hayatta kalmak için ölü taklidi yapmak işe yarıyor mu ne?
Ne dersiniz!
Bazen, ölü taklidi yapıp, kendini kurnaz yerine koyup hayatta kalmayı başaracağına inananların numarasını yemez ayakta kalanlar.
Farkına vardıkları anda derisiyle, kemiği ile beraber yerler adamı. Hem de bir lokmada!
Lafın kısası makbul, sözüm iktidar kanadına; sayın Fırat Görgel ile İl Başkanı M. Burak Gül’e! Ortak, ahbap olabilirsiniz. Gölgede kalmayın, sayın Cumhurbaşkanı hariç kimsenin yanında asker esas duruşta durmayın, her söze, her lafa ‘emredersiniz, baş üstüne!’ demeyin, gerektiğinde, olabildiğince hayır deyin, no deyin, yok deyin, olmaz deyin, la deyin!
Dik durun ve kurumsallığın kutsiyetine inanın! Lakin ve fakat, bu kurumsallıktan eser yok şimdi.
Ve sopa mı olur, kırbaç mı olur elinize alın, çalışmayanı (daire müdürleri dahil) kovun gitsin! Partiye karşı bir kayıtsızlık, bir lakayıtlık, bir ciddiyetsizlik var, kimse kimseyi takmıyor, telefonlarınıza bile çıkmıyorlar. Ve partiye zarar veriyorlar. Silkinin, kendinize gelin ve üzerinizdeki ölü toprağını kenara koyun!
Size, kuruma yük olan kim ve ne varsa, koyunu kapının önüne. Yoksa…
Bilmem anlatabildim mi?