Aslında bu meseleye hiç girmeyecek, balıklama dalmayacaktım. Çünkü üzerine kondurulmuş, bindirilmiş yalan ve iddialarla insanları yıpratmanın manası yoktu.
Geçen hafta Cuma namazı çıkışı, yani 12 Şubat Kurtuluş Bayramının kutlandığı 101. yıldönümüne denk gelen günde, şehir akıl almaz bir iddia, dedikodu ile çalkalandı, durdu.
Telefon eden edene!
“Duydun mu, Cuma namazı çıkışı AK Parti Genel Başkan yardımcısı Mahir Ünal ve Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör’e tepki göstermişler, aldırmışlar, hatta Mahir Ünal’ın yediği yumruk yüzünden burnu bile kırılmış!”
Görmedim, ama duydum.
Sadece bir baba ile Mahir Bey arasında geçen muhabbet, sayın Ünal’ın babanın omuzuna elini koyması, yanlış anlamalar ve yaşandığı iddia edilen tepkiler, saldırılar.
Ama algı aldı başını gitti…
*
O hale geldik ki toplum olarak, yukarı mahallede bir yalan söyledim, yalan uydurdum, aşağı mahalleye gelince ben de söylediğim yalana inandım kıvamındayız.
Ama şehir bu iddia ile çalkalandı durdu. Herkes üzerine bir şeyler koyarak, içinden geçen etki ve tepkileri de çeşit olsun diye ekleyerek, altı astarı olmayan yalanları ve iddiaları da süs gibi yerleştirerek servis edilince, şehrin gündemi değişti bir anda, bayram coşkusu, heyecanı (gerçi yoktu ya, neyse.) ikinci planda kaldı.
*
Vatandaş bu…
Seçmen kitlesi… Halk yani…
Oy veren vermeyen herkesin seçip meclise gönderdiklerinden, oy verip belediye başkanı yaptıklarından beklentisi olur.
Bu her dönemde böyledir. Hele hele sayın Mahir Ünal gibi siyasetin hafızası bir insan gelmiş ise, hele hele bürokratlıktan gelip belediye koltuğuna oturan sayın Hayrettin Güngör ise söz konusu olanlar, haliyle beklenti büyük oluyor, insanların talepleri, ihtiyaçları, artı olarak şikâyetleri olabiliyor.
Kimsenin kimseyi beğenme mecburiyeti yok. Bunun için kanun hükmünde kararname de yok!
*
Amma velakin… İktidar mensupları, bakanları, milletvekilleri, belediye başkanları, insanları zamanında umutlandırdılar. İş için söz verdiler. Haa, Allah var sayın Hayrettin Güngör kimseye iş konusunda garanti vermedi, söz vermedi. Olmayacak duaya âmin demedi, yapamayacağı şeylere ‘peki, tamam!’ demek yerine, her şeyi, olabilecek gelişmeleri zamana ve oluruna bıraktı. İmkanı ilk planda tutarak, bütçe yani…
Esnaf ziyaretleri sırasında, Trabzon Bulvarının çift yönlü olması yönündeki talep ve istekleri bile zamana bıraktı, imkânlara bıraktı, ilerleyen günlere erteledi. Ama kesinlikle, ’Tamam, istediğiniz gibi olacak, Trabzon Bulvarı çift yönlü olacak!’ demedi, söz vermedi.
Ancak, bazı tavırları, icraatları yüzünden hedef haline geldi mi, geldi.
Tepkileri, şimşekleri üzerine çekti mi, çekti.
Belediye içindeki uygulamaları, tepki çeken görevlendirmeleri, çalışma stratejisi ile kurumda çalışanlarla uyumlu olabildi mi, hayır!
Çalışma barışını ve huzurunu sağlayabildi mi, asla!
Eğriye eğri, doğruya doğru.
Bu da sayın Güngör’ün çalışma prensibi mi, kariyeri ve karakteriyle orantılı bir çalışma taktiği, sistemi mi, onu da kendisine sormak gerekiyor.
*
Ancak, her yiğidin bir yoğurt yiyişi var hesabı, hem sayın Ünal, hem Güngör, seçmenin, vatandaşın vicdan kantarındalar. Bizler de öyle. Vicdan, sadece siyasetçilerin, belediye başkanlarının tekelinde, tasarrufunda değildir, yüce Mevlam böyle bir yükümlülük de yüklememiştir.
İnsanları sever veya sevmezesiniz. Ama asılsız, yalan ve bindirilmiş, üzerine konularak büyümüş kartopu ile insanları yaralamak, bize, bu şehre bir şey kazandırmaz. Hani, dağın tepesinden kartopunu bırakıyorsunuz, dağın dibine inene kadar içine karışan hırhış ile kartopu büyüyor ve tehlikeli hal alıyor ise, yukarı mahallede uydurulan, söylenen yalan ve iddia, aşağı mahalleye gelene kadar büyük, içine hır hışın karıştığı kartopu haline geliyor ise, insanların olduğu kadar siyasilerin ve yerel yöneticilerinde üzerinde çok çok durması, düşünmesi gereken bir durumdur derim.
*
Ulu cami önündeki hadisenin daha tuzu kurumadan bir iddia, bir yalan daha geldi, içerisinde valimiz sayın Ömer Faruk Coşkun’un da olduğu sürede, asansörün halatının, yani kayışının koptuğu, sayın Mahir ve Hayrettin Bey’lerin ölüm ile burun buruna geldiği olayı…
İnsanlar şunu diyor akabinde; “Vatandaşların, işsiz insanların, mağdur edilenlerin ahı tuttu!”
Ne alakası var! Kaza bu, olabilir. Allah korumuş!
Ancak, kimden gelirse gelsin, sebebi ve sonucu ne olursa olsun, her türlü şiddeti, saldırıyı kınıyorum.
Allah’ım, ne olur, aklıma mukayyet ol!
*
NOT: Zaten Emniyet Müdürlüğümüz olayın gerçekle alakası olmadığını belirten bir açıklamada da yaptı. Ve olayı kınadı.
Aynı açıklamayı, kınamayı yapanlardan biri de İYİ Parti İl Başkanı Av. Ahmet Çabukel idi. Doğrusunu yaptılar, kamuoyundaki yanlış anlamaları ve algıları önlediler. Teşekkürler…
Söylenenler, uydurulanlar, iddialar, dedikodular tamamen gerçek dışı…