Evrensel hukuk bireylerin şiddet çağrısı dışında ifade özgürlüklerini adeta mutlak bir noktaya taşımaktadır ama Türkiye her geçen gün bu temel çizgiden ayrışmakta, gelişmiş demokratik hukuk devletleri ile aramızdaki makas açılmaktadır. Hukuk bir gün herkese lazım olur. Adaletin gecikmesi adaletsizliktir.
*
İnançların ifadesi ve eşit hukuki koşullarda yaşanması da ülkemizde büyük bir sorun olmaya devam etmektedir. Şunu çok iyi görelim, ifade özgürlüğü, inanç özgürlüğü, devletin inançlar karşısında tarafsızlığı bir hukuk devletinin olmaz ise olmazlarıdır ve hukuk devleti hepimizin ekmeğidir, suyudur. 1 Kasım seçimlerinde oyumuzu ifade özgürlüğünü gelişmiş dünya standartlarında garanti altına alacak, partilere oy verelim.
Anayasal vatandaşlık ilkesini hukuki zeminde yaşama geçirmek Türkiye'nin temel bir önceliğidir. Kuvvete dayanmayan adalet güçsüz, adalete dayanmayan kuvvet acımasızdır. Bir rejim, halkın adalete inanmaz bir hale geldiği noktaya gelince o rejim mahkûm olmuştur. Ekonomik büyüme, sürdürülebilir büyüme yani çevresel sorunlara duyarlı büyüme orta ve uzun vadede 1 Kasım'da oyumuzu orta ve uzun vadede sürdürülebilir büyüme ilkelerine en yakın duran partilere verelim.
*
Temel evrensel hukuk ilkelerinin yanında ülkemizde yerel hukuk ilkeleri de ayaklar altına gezmekte. Hırsızlık ayıptır, günahtır, suçtur; her hırsızlık yolsuzluk değildir ama her yolsuzluk mutlaka bir hırsızlıktır. Haksızlığa yönelip bütün insanların senin peşinden gelmesi yerine, adaletli olup yalnız kalman daha iyidir. Abdullah bin Abbas -radiyallahu anhümâ şöyle söylemiştir:
"Bir toplulukta devlet malından hırsızlık (Gulûl) zuhur ederse, Allah o topluluğun kalplerine korku salar. Bir kavmin (mahkemelerinde) haksız yere hükümler verilirse, o kavimde mutlaka kan yaygınlaşır. Bir kavim sözünden dönüp gadre yer verirse, Allah onlara mutlaka düşmanlarını musallat eder." (Muvatta. Cihad: 26) 1 Kasım'da oyumuzu hırsızlık yapmayacak, yaptırmayacak, hukuk sistemini hırsızlıklara izin vermeyecek bir biçimde yeniden oluşturacak partilere verelim.
AB kriterlerinin her konuda en temel rehberlerden biri olduğu her geçen gün daha iyi görülmektedir, AB çizgisinden sapan ülkemizin nerelere savrulabildiği ortadadır. 1 Kasım'da oyumuzu Türkiye'yi tekrar AB çizgisine, adaylık kriterlerine yaklaştıracak partilere verelim.