Kendini spor camiasına adamış, bu uğurda evini barkını ihmal etmiş, tüm işlerini dahi askıya almış, bütün aşkını, şevkini ve heyecanını kırmızı beyazlı formaya yüklemiş Kulüp Başkanı sayın Fatih Ceyhan’ı istifaya götüren sebepler neydi, ona bakmak lazım.
İstifanın çeşitli gerekçeleri olur.
Siyasette de olur, ticari hayatta da, derneklerde, sendikalarda da…
Dile kolay, günümüzde evliliklere bile birkaç senesini doldurmadan biterken, ocaklara söner, aile kavramları yerle yeksan edilirken, sayın Fatih Ceyhan bu kulübe, kırmızı beyazlı takıma, çok sevdiği Kahramanmaraşspor’a 7 yılını verdi.
Bir kere, adam gibi adamdı Fatih Ceyhan. Mert, sözünün eri, dürüst, takımın delikli kuruşuna dokunmanmış, israf etmemiş, takımına ve arkadaşlarına toz kondurmamış, onlara sahip çıkmış, dobra, doğru bildiğini esirgemeyen, yiğit ve fedakar yönetici.
*
Takımlar yenilir, galip gelir. Bazen kendi sahanda hüsranları yaşarsın, bazen de umulmadık deplasmana maçlarından 3 puanla dönersin. Süper lig takımları bile, ki spor camiasının 4 büyükleri diye adlandırdığımız takımlar bile küme düşme hattındaki takımlara boyun eğer, sahasında puan verirken, Kahramanmaraşspor oyuncuları da, yöneticileri de kurulmuş robotlar değil, tabi ki galip gelmek kadar yenilgiye uğramak da kader ise bu şehirde, bu ülkede, Fatih Ceyhan Başkanın istifası meselesinde öküz altında buzağı aramanın hiç gereği yok.
Etik de değil, insani de değil, etik de… Hele hele vicdani hiç değil.
*
Önce çok sevdiği annesini kaybetti. Yaklaşık 6 ay önce.
Derken yakın tarihte, 14 Şubat’ta da kıymetli babası Süleyman Ceyhan’ı…
Acı acı üstüne geldi. Üst üste gelen acılar, ailevi sorunlar, takımın da beklenmedik maçları kaybetmesi, taraftarın belki öfkesi istifa gerekçesi gösterilebilinir.
Başkan Ceyhan ekonomik zorluklarla, kıtlıklarla boğuştu. Başkan Ceyhan robot değil, onunda hisleri, düşünceleri, sorumlulukları var ailesine, topluma ve spor camiasına karşı. Eksiklikleri de olabilir. Nihayetinde insan, o da etken ve kemikten.
Başkan Ceyhan ilgisiz, desteksiz, sahipsiz bir şehrin takımı olduğuna şahit olduğumuz takımı ayakta tutabilmek için her şeyini feda etti.
Çok sıkıntı çekti. Ama belli etmese de taraftar bunu hissetmiş olsa da, bu şehri yönetenlerin, siyasilerin, başkanların, bürokratların ruhu bile duymadı.
*
İstifa haberini dün akşam sosyal medyadan duyurdu. “7 yıldır şerefle ve gururla yürüttüğüm Kahramanmaraşspor Başkanlığından bugün itibariyle istifa ediyorum. Bu süreçte benimle birlikte olan tüm yol arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Bundan sonraki süreçte Kahramanmaraşspor’a başarılar diliyorum.”
Efendice, nezaketçe yazılmış bir istifa mektubu. Kendine yakışan bir üslup ile…
Kırmadan, dökmeden, üzmeden, ona buna çamur atmadan, karalamalara gitmeden.
İstifanın ardından zaten herkes kendi payına düşeni alacaktır.
Durup dururken neden istifa etti diye şapkayı önlerine koyup düşünmesi gereken siyasetçiler, sanayi ve iş dünyası, bürokrasi ve yerel yönetimler, belki de ‘gitmese iyiydi, ne güzel götürüyordu!’ diyecekler.
Ama kendilerinden bir şey katamadılar bu takıma.
*
Yorulmuştu. Yıpranmıştı.
Sabrın, dayanma gücünün de bir sınırı var. Tüm enerjisini, yaşamının en güzel yıllarını, maddi manevi imkanlarını takıma veren, takımın borçları, giderleri, transferleri ve oyuncuların bireysel sorunları ile yakından ilgilenen, takımın problemlerini kendi problemi yerine koyup, kendini takımına feda eden insana ne denir, biliyor musunuz?
“Güle güle büyük başkan, yolun açık olsun. Verdiğin emekler için teşekkür ederiz!”
O giderken, ruhu bile duymayan ruhsuzlara selam olsun!