Geçen hafta, bu sayfada yazdığım ‘içimden geldi…’ yazım, çok beğeni aldı, çok okundu. Çok da yorum aldım şifahi olarak.
Okurlarıma teşekkür ediyorum.
Mesele şu…
*
Geçen hafta, değerli meslektaşım Neşe Yıldızhan ile Sibel Atıcı’nın birlikte hazırlayıp sundukları gündem oluşturan KENT KULİSİ programının canlı yayın konuğu idim. Olabildiğince kenti yakından ilgilendiren sosyal, kültürel, yerel yönetimler ve siyasete ilişkin kişisel düşüncelerimi aktardım.
Madem konuşan, istediğini yazan, aklına geldiği gibi konuşan, (ama edebince, adabınca, hakaret etmeden, belden aşağı vurmadan, özel hayata girmeden) özgür basın isteniyor, dillendiriliyor, ben de içimden geleni söyledim.
Her şey, hepsi bir tarafa, Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Hayrettin Güngör ve icraatları için söylediklerim, bazıları tarafından şoklanmış dondurma tadında gelmiş olmalı ki, ‘Hayırdır, ne alaka. Bu U dönüşünün sebebi ne!’ diyenler çıktı aranızdan.
Hayır!
Bu şehirde, U dönüşü yapabilecek en son kişi benim. Ben olarak kalacağım, bunu bilin! Kalacağım da, gelenin keyfi içinde geçmişe kalkıp kötü söylemek gibi bir huyum, alışkanlığım yok!
Edepli olmak bir yana, edepsizlik ayrı bir hastalık!
Herkesin siyasi, kültürel ve sosyal meselelere ilişkin yazılarına, düşüncelerine saygı duyarım. Herkesin de benim düşüncelerime, yorumlarıma saygı duymasını beklerim.
Fenerbahçeli isem, herkesin aynı takımı tutmasını bekleyemem. Hakkım yok, haddim de değil.
*
Başkan sayın Güngör eleştirilmez diye bir kanun hükmünde kararname de yok, dayatma da, mecburiyet de…
Sayın Güngör’ün ayrıcalığı yok! Herkesin eleştirmen olduğu, kendini eleştirmen yerine koyduğu günümüzde, gerekiyorsa, hak ediyorsa Güngör de bundan nasibini alacak! Dedim ya, seviye, etik kurallar çerçevesinde her türlü eleştiriye eyvallah!
Yapıcı olacaksın her şeyden önce. Vur deyince öldürmeyeceksin! Buna kendisinin de itiraz edeceğini sanmıyorum!
Eksiği gediği varsa, yanlış hareket ediyorsa, hiç bir şey yapmıyorsa, eli kolu bağlı ise, nedensiz ve sebepsiz söylemleri olursa, karşısına ilk çıkan kişi ben olurum.
*
Canlı yayında da söyledim, meslektaşlarım içinde başkanı en eski tanıyan benim. Yine canlı yayında da söyledim, eski milletvekilimiz sayın Cafer Tatlıbal’ın sahibi olduğu (2 sene önce, sayın Tatlıbal’ın da katıldığı, yaklaşık 50 kişilik bir gurup) GARBİ CAFE’de, bir sonbahar gecesinde, ilerleyen saatlerde, aralarında eski-mevcut belediye başkanlarının da bulunduğu ortamda, yan yana oturduğumuzda, haber yapmamak, resim çekmemek şartıyla ‘Mehmet abi, büyükşehir belediye başkan adayı benim, tanıdığım en eski gazeteci sensin, haber yapma, resim çekme, sen bil yeter!’ demişti Güngör Başkan.
Saygı duydum… Ve bunu, bu olayı da ilk kez o günkü canlı yayında dile getirdim.
*
Yumuşuma meselesine gelince… Maraşlı dizisini isliyorsanız, söyleyeyim, ha dizideki Maraşlı, ha ben… Harbi…
Göreceksiniz!
Malum, ev hanımları çamaşır yıkarken, makinanın içine, çamaşırlarla birlikte yumuşatıcı özelliği olan ‘yumoş’ dökerler. Bir sıvı… Herhalde diyorum, çamaşırlarım yıkanırken, eşim belki bilerek, belki farkında olmadan, belki de çamaşır yıkamanın geleneği gereği, içine yumoş’tan fazla döktüyse, bu da canlı yayında kendini ele vermiş.
İşin esprisi bir yana…
Bizim görevimiz eleştirmek. Maksadımız üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. Biz bu şehrin insanıyız, Hayrettin Güngör Başkan da uzaydan gelmedi. O da bu toprakların evladı, başarılı olmak, yerel yönetimlere ayar vermek, ortamı dizayn etmek için görevlendirildi, yüzde 68 oy üstünlüğü ile büyükşehir belediye başkanı seçildi.
Sevapları ve günahları, hataları ve iyilikleri ile başkan sayın Güngör’ü tabi ki eleştirmeye devam. Her zaman diyorum ya, eleştirmenin, eleştirinin de bir ahlakı, düzeyi, namusu var.
Müstehak ise, düğün değil bayram değil, eniştem beni niye öptü demem, atışa devam…
Ne alaka derseniz, nasıl, niye, neden, niçin diye sormayın, hiçbir şey demeyin; içimden geldi..
*
Son olarak, geçen hafta MANŞET GAZETESİ, ücretler, zam meselesi sebebiyle Büyükşehir Belediyesi işçilerinin greve gideceğini duyurmuştu.
Gazeteci haberini yapacak! Kokuyu aldıysa, kamuoyunu doğru bilgilendirme adına saklamayacak, paylaşacak. Ha, işçiler greve giderler, gitmezler, uyuşma sağlanır, anlaşırlar, bilemem. Gazeteci haberi yakaladıysa, girecek kardeşim.
Haberin FOX TV’de yayınlanmış olması başta sayın Hayrettin Güngör ve milletvekillerini, teşkilatları üzmüş olsa da, ok yaydan çıktı artık. Geri dönüşü yok bu işin!
Belki de bu satırları okuduğunuz saatlerde, sendika ve belediye arasında anlaşma da sağlanmış olabilir.
Ha, işçilerin greve gideceklerini de sanmıyorum, düşünemiyorum bile. İnşallah yanılmam!