2021-02-17 07:27:33

Cumhurbaşkanımız aradı; “Bana Maraş’tan ay’a gidecek birini bul!”

Mehmet FİSKECİ

mfiskeci_kimlik@hotmail.com 17 Şubat 2021, 07:27

Hafta sonu, sokağa çıkma kısıtlaması sebebiyle evde iken, Ankaralı Ayşe’nin sesinden ‘Ay gelir ay’dan haberi, çay gelir çaydan beri, ben Maraş’ı görmedim, bir buçuk ay’dan beri…’ şarkısını dinlerken, telefonum çaldı!

Hayırdır inşallah derdim. Dedim çünkü arayan cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan idi. Allah yalanı sevmez, telaşlandım da! Tam panik havası…

Telefonumda hafif sesle müzik çalıyordu ama divana uzanmış, lig maçlarını izliyordum yorgun gözlerle de.

Tabi hemen bir yerime çivi batmış gibi yerimden fırladım, doğruluverdim. Yoksa biri beni işletiyor, dalga mı geçiyor diye düşünürken, kendi kendime kızdım da. Arayan bal gibi sayın Erdoğan idi. Nasıl tanımam o dünya liderinin, o güzel insanın sesini.

Allah O’nun yokluğunu vermesin!

*

De…

Durup dururken neden, niçin, niye aramıştı acaba? Bir siparişi mi olacaktı Maraş’tan, sayın Mahir Ünal’ı, Ahmet Özdemir’i, Fırat Görgel’i mi soracaktı, yoksa muhalefet lideri Ali Öztunç’u mu? Olmadı bir ricası falan mı diye düşünürken ve ben panik halindeyken, o munis sesiyle, “Maraş’ın en eski gazetecisi sensin. Duayen diyorlar sana. Hatta öyle ki, Hayrettin Güngör’ün Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olacağını evvela sen biliyordun. Şimdi sana zor bir görev veriyorum. Biliyorsun, 2021 yılı bizim atılım yılımız olacak. Ay’a gidiyoruz. Çevren geniştir, maşallah memlekette tanımadığın yok! Mahir Ünal’ı bile benden iyi biliyor, tanıyorsun. Ahmet Özdemir’i de öyle! Demem o ki, ilerleyen aylarda, ay’a gidecek birisi lazım. Bayan da olabilir, hadi, bu kutsal görev sana düşüyor, beni mahcup etme!”

Hal hatırımı, sağlığımı sordu. Selam, sevgi ve saygılarımızı ilettik karşılıklı, telefonu kapattık. Tabi emir büyük yerden! Eh, emir de demiri keseceğine göre, boynumuz kıldan ince sayın Cumhurbaşkanımız talimatı.

*

Emir demiri keser de…

Başımıza iş mi aldık, tatlı bir bela mı üstlendik, kutsal bir görev için mi  görevlendirildik, tam anlayamamışken, beni bir düşünce aldı. Ne yapacaktım,  kime gidecek, kime ne diyecek, kime akıl danışacaktım!

Gidip de, sadece benim değil, tüm kesimlerin bir daha dönmemesini istediğim birisinin ismini mi verseydim?

Bayan da olabilir demişti sayın Erdoğan!

Haydi erkek neyse. Bizde erkek pek yok da, herif çok. Kur’a mı çeksem, gözümü kapatıp rastgele birini mi seçsem insanların içinden, ne yapsam bilemedim.

Çaresizlik içimi kemirirken, bir erkek (pardon herif) bulurum bulmasına da bayan işi biraz karışıktı. Öyle ki, telefonunu sonunda bulabileceğim bayanın gazeteci olmasını özellikle tembih etmişti sayın Cumhurbaşkanım.

En zoru buydu oysa! Zaten hep zor işleri bana bırakır, bana ihale ederler bu şehirde. Kaderim deyip çekiyorum, ne yapayım! Ama bir yandan da gurur verici? Düşünün ülkenin lideri, sayın Erdoğan, bir milyon ikiyüzbin nüfuslu şehirde bula bula beni bulduysa, beni arayıp benden isim istediyse, tabi ki bu onur duyulacak bir hadise.

*

Şimdi tek tek isim yazsam, zaten bir elin parmağı kadar sayısı, kimin adını versem, kimi önersem, kafam karışık, of, oofff!

Sayın Cumhurbaşkanımın beklenmedik bir zamanda, “haydi toparlanın, ay’a gidiyoruz!’ demesi, sadece beni değil, herkesi telaşlandırdı. Özellikle beni arayıp, ay’a gidecek kimseyi Maraş’tan istemesi, belki başka şehirleri, belki başka gazetecileri, kıskandıracak bir öneri olsa da, kafamdaki deli sorulara karşılık, yani cevap bulmakta güçlük çektim sabaha kadar.

Koskoca ülkede, 83 milyonluk Türkiye’de sayın Cumhurbaşkanı bula bula beni mi bulmuştu, başka isim isteyecek kimseyi bulamadı, kimseye güvenmedi de benden mi medet umdu, bu soruya da cevap bulamadım. Kafamdaki deli sorulara rağmen…

*

Neyse… Görev kutsaldır dedik, başladık düşünmeye… Erkek (pardon herif) dedi ama bir bayanın da olabileceğini zaten duymayan, bilmeyen yoktu, kalmamıştı.

Erkeği, pardon herifi buldum da, bayan olarak kimi önerebilirdim. Üstelik de gazeteci olmasını istiyordu. Sizin de aklınıza gelen ismi biliyorum, düşünmeden, isabetli karar vermeden atacağımız adım, önereceğimiz isim bizi mahcup etmesin diye yarına kadar mühlet istedim sayın Erdoğan’dan.

Anlayış gösterdi, ‘peki’ dedi.

*

Öyle kalmışım. Aradan kaç saat geçti bilmiyorum, Arşimet gibi, ‘buldum, buldum!’ diye uyanırken, gecikmemden, çarşıya erken çıkmaya alışmış biri olarak eşimden yediğim fırçayı aklımdan çıkartamazken, ‘Acaba ay’a onu mu göndersem!’ diye düşünmedim de değil.

Düşündüm de, ille de bir bayan gazeteci istiyordu sayın Cumhurbaşkanım.

Şöyle hayat dolu, neşeli biri…

Aklıma geliyor ama tam da dilimin ucunda ama…

Var mı sizin aklınıza gelen biri?

  

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.