Fotoğraf karesine bakıp, ‘Ne var bunda canım, o kadar büyütecek, mübalağaya kaçacak, sıradan bir fotoğraf işte. Bir milletvekilinin, hele hele kadın bir milletvekilinin hemcinslerine sarılması, onları öpmesi, birlikte fotoğraf çekmesinden daha doğal ne olabilir!’ diye de düşünebilirsiniz.
Sıradan gibi gözükse de, o fotoğraf karesindeki bayan bir milletvekili olunca, hele hele o milletvekili de toplumda karşılığı olan, iktidar veya muhalefet fark etmez, herkes tarafından kabul görülen Doç. Dr. Zuhal Karakoç olunca, işler değişiyor.
Hani reklam spotunda, ‘işin rengi değişti’ deniliyor ya, sayın vekiliminki de o hesap!
İlmi siyasetten uzak, halk siyasetini tercih edince, gittiği her yerde gördüğü ilgi, aldığı övgüyü de hak ediyor.
*
Hadi gelin bir anket düzenlesek, dili, dini ortak, hangi etnik kökten olursa olsun, nüfus cüzdanında memleketinin Kahramanmaraş olması yeter, vatandaşa sorsak, ‘sizce en çok tanınırlığı olan en başarılı milletvekili kim?’
Nasıl bir sonuç beklersiniz? Kim ilk sırada yer alır, kim en arkadan birinci gelir?
Bildiniz!
Dün, bugün veya yarın, hangi siyasetçiye sorsanız, ‘neredesiniz?’ deseniz, mutlaka sahada, esnafın, halkın içinde olduğunu söyleyecektir. Ama ne halka inerler, ne sahaya çıkarlar.
Sahaya çıksa, esnafın arasına karışsa, vatandaş çevresini sarıp sarmalayacak, kırk tane soru soracak, vekili bunaltacak, vekil de halkın arasına karıştığına bin pişman olacak.
‘Şu meclis açılsa da şehirden kaybolup gitsem!’ diye düşünecek sabah akşam! Sıkıldığını, bunaldığını, daral geldiğini düşünecek. Bir an önce kapağı meclise, Ankara’ya atmaya bakacak!
Yemekler de ucuz meclis lokantasında! Ankara’ya uçak olsun, otobüs olsun gelip gitmek de artık anasının nikahı, maliyetli, vatandaş da nasıl olsa sık gidip gelemiyor. İş isteyen yok, hastasına doktor, hastane aramak yok.
Oh! Gel keyfim gel!
*
Sayın Doç. Dr. Zuhal Karakoç’un öyle bir derdi, kaygısı, heva ve hevesi yok! Yüzünden hiçbir zaman eksik etmediği gülümseme ile kadın erkek, büyük veya küçük fark etmiyor, kırsalı, köyü, mezrayı bile yüksünmeden, yorulmadan, bir gün olsun ‘of be!’ demeden gezip dolaşıyor, insanları dinliyor, onların dertleriyle dertlenip, gönüllerini alıyor, yüreğinde sürekli insan biriktirdiği için de çok seviliyor.
Belki biraza değil, çokça canları sıkılacak, bize de kahredecek, ‘yapma be Mehmet abi, o kadar da değil!’ diyecekler ama dert değil, 7 erkek milletvekiline bedel ve değer!

Yazı içindeki fotoğraf karesine tekrar dönecek olursam.
Şu samimi duruşa, şu samimi gülüşe, şu samimi sarılışa, şu samimi siyasete dikkat ettiniz mi?
Yapmacık değil.
İçten.
Hele şu Göksun’da, bir mahallede, ekmek yapan kadınların yanına gidip onlarla sohbet etmesi, saç üzerinde evraç ile ekmek pişirmesi, doğallığı, ona olan ilgiyi, sevgiyi daha da artırıyordu.
Pazarlıksız, karşılıksız sevmiş, sarılmış kadınlara. Kadın erkek demiyor, insanlara dokunuyor, gönüllere dokunuyor hepsinden öte!
Ben bırakın bir tarafa, siz olsanız bu bayan ve kıymetli milletvekilini yılın siyasetçisi, bu fotoğraf karesini de yılın fotoğrafı seçmez misiniz?
*
Siz olsanız, şu sözüne şapka çıkartmaz mısınız; ne diyor sayın Karakoç; ‘Topraklarımızda bereket, yuvamızda sıcak aş, evlatlarımızın gözlerinde sevinç olan; Anadolu’yu ana yapan kadınlarımızla…’





