Mesele ve muhatabı her kim olursa olsun, bir insanın, bir kurumun, bir kurumsal kimliğin ve bir markanın üzerine bu kadar gitmeyeceksin.

Vatan haini ise, bölücü terör örgütleri ile bağlantıları varsa, devletten vergi kaçırıyorsa, gayri ahlakı ticareti-siyaseti varsa, toplumsal barış adına kuralsızlık ve tutarsızlık sergiliyorsa, amenna!

Güçlü hem devlet, hem toplum gereğini yerine getirir, hak ettiği cezayı verir.

Versin de, gelenin keyfi için de geçmişe, markalara, firmalara kalkıp sövmeyeceksin! Eleştireceksin, o senin en doğal hakkın, ama hakaret etmeyeceksin, belden aşağı vurmayacaksın. Kusursuz insan, kusursuz kurum, marka veya firma yok. Beşeriz, şaşabiliriz.

Melek değiliz, peygamber soyundan gelsek de hata insan için.

*

Evet, kaçıncı kez yazdık, yinelemesi kabak tadı verse de yazı ile rabıtası (bağlantısı-ilgi-alakası) olduğu için tekrarlamak zorundayım; bir kediyi köşeye sıkıştırdınız, üzerine üzerine gittiniz. O kadar ileri gittiniz ki, deneyin isterseniz, kedi üzerinize atlar, suratınızı tırmalar.

Depremde zarar görmeyen, acı yaşamayan, yakınlarını kaybetmeyen, hayallerini, hatıralarını ve birikimlerini kaybetmeyen yok gibi. Şehrin ovadaki hali meydanda. Binalar, kurumlar, işyerleri gitti. Mal canın yongası olsa da, insanlar canını kurtardığına şükretse de, giden birikimleri, malları için üzülmemek elde değil.

*

Şunun için yazdım, bu şehir, bu kurumlar ayağa kalkacak. Amma bugün, amma yarın, kalkacak. Mecbur buna! Bürokrasi, belediyeler, basın ve sivil toplum kuruluşları el ele verecek, markalar ve firmalar buna dâhil edilecek, bu şehir normale dönecek. Dönmek zorunda çünkü hayat devam ediyor.

Biz ne badireler atlattık, ne travmalar yaşadık, ne darbeler gördük, ne istenmeyen olaylar yaşadık. Unuttuk ama atlattık. İrademiz, milli ve manevi duygularımız, dik duruşumuz, onurumuzdu bizi ayakta tutan ve bugünlere geldik.

*

Yaşar Pastanesi üzerinden, bir bardak su üzerinden kopan fırtınalar dinmiş görünmüyor. Vur abalıya misali MADO hedef tahtası haline niye getiriliyor anlamış değiliz.

Bir insanın damarına basarsınız, üzerine üzerine gidersiniz, haklı haksız ithamlarla suçlar, hakim ve savcı olmadan linçe kalkışırsanız, bunun bir de vebali olduğunu unutan bizler, muhatabın ‘Yeter artık, hep sessiz kaldık diye bizi günah keçisi ilan ettiniz, artık yeter!’ diyen tepki ve isyan seslerine ve karşılığına da hazır olmalıyız.

Trabzon Bulvarı, Belli Oteli altındaki Yaşar Pastanesi orada kiracı. Bir tek hissesi vardı, (O da BİHAN mağazası idi) fakat ne acıdır ki, depremden sonra daha acılar taze iken, hatıralar, hayaller, birikimler enkazla birlikte çok çok uzaklara götürülürken, kiraya oturan firmayı binanın sahibi gibi yargılamaya kalkışmak ne kadar insani, ne kadar hakkaniyete sığar!

Ve ne kadar da adalete…

Ha, çok istiyorsanız komple yıkın. Rezerv alanı seçtiyseniz, ki zaten yıkılacak da. Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör de açıkladı kaldı ki.

Bir Yaşar Pastanesi yıkılmakla şehir ayağa kalkacaksa, hayat normale dönecekse, yeniden inşa ve ihya olacaksa, buyurun, yıkın! MADO bu fedakârlığa hazır. Kaldı ki Trabzon Bulvarı üzerinde, Bahçelievler Camii bitişiğinde hazır yeri var, oraya taşınacak. Hazırlanıyor şimdiden.

Daha dün, makamında valimiz sayın Mükerrem Ünlüer’le de konuştum bu meseleyi.

*

MADO’nun tek suçu dünya markası olmak mı, 50’ye yakın ülkede bayrağımızı dalgalandırmak mı, şehrimizi tanıtmak, tanıtım elçisi olmak mı?

İstihdam ve katma değer yaratmak mı, dondurmanın başkenti Kahramanmaraş’ı dünya ölçeğinde zirveye taşımak mı?

Şehrin başka meselesi kalmadı, bütün meseleler çözüldü de bir tek MADO mu kaldı idam edilecek.

Madem bu firma kurşuna dizilecekse, o halde ilk kurşunu hiç günahı olmayan sıksın!

Hadi, var mısınız!?

*

Özetle sevgili dostlar, MHP Lideri sayın Devlet Bahçeli’nin dediği gibi, ‘Yolu doğru olanın yükü ağırdır!’

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol