İlk perdeyi açınca, siz oyuncular, pardon okuyucu kitlesi, bana olan güveninizi, kadim şehre dair inancınızı belgelemek adına yetki konusunda cömert davrandınız, cesaret madalyasını hak edecek özgüven içinde başarılı hizmetlere imza atmam noktasında yetkiyi verdiniz.

Allah razı olsun! Zaten bu ülkede yetki ve etki konusunda bir Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan, bir de ben öne çıkarım! Taklitlerimizden sakının, ki başka yerde, şubemiz de yok!

*

Şahsım şehrinde sayısı bilemediğim kadar basın kuruluşu var. Bırakın çoğunu, bir-ikisi dışında hiç birinin tabelası bile yok, lakin havası, çalımı binbeşyüz.

‘Buraya gelin arkadaşlar!’ derim, birleşmeleri konusunda öncülük,rehberlik ederim, tek ses, tek yürek olmalarının camiamız için hayırlı ve yararlı olacağına ikna ederim.

Bu meseleyi bir dostuma açtığımda, ‘Boşuna uğraşma, zaman kaybetme, Rusya ile Amerika bir araya gelir, bizdeki basın kuruluşları mümkün değil, bir araya gelmezler. Boşuna çene tükettiğine, bilgisayar klavyesini eskittiğine değmez!’ deyince, içime bir kuşku, bir kurt düşmedi desem yalan söylerim.

Bu kadar mı zordu! Lakin ben heyecanımdan, azmimden ve ısrarımdan vazgeçecek değilim. Tuttuğunu koparan biri olarak inanın, göreceksiniz, bu basın kuruluşlarını birleştireceğim. Daha güçlü olmaları için.

*

Bir de şu meslektaşlarımızın karşı karşıya kaldığı tasarruf genelgesi adı altında belediyeler başta olmak üzere, tüm kurum ve kuruluşlarının basına maddi desteğinden elini ayağını çekmesi.

Sırf belediyeler var diye, ilan veriyor diye internet sitesi açanlar, kuranlar var!

Onların refah düzeyini yükseltmek için bilumum başkanların karşısına çıkarım, ‘Böyleyken böyle, kusura bakmayın, gazeteci arkadaşlarıma destek çıkacaksınız, ne genelgesi, yemişim genelgeyi’ der, tepkimi koyar, fırçamı çekerim.

Akşam yatıp, sabah erken kalkan gazeteci oluyorsa, size ne! Haber yapmasını bile bilmeyen, iki satır köşe yazısı yazmaktan acizlerle işimiz olmaz derseniz, karşınızda beni bulursunuz!

Bilin diye söylüyorum, bayramda dalak ve yüreği, ciğeri biraz fazla yedim!

*

Özellikle küçük ilçelerdeki belediyelerde başkanların yardımcıları yok. Ne demek yok! Başkanlar hiç mi tatile gitmezler, hiç mi hasta olmazlar, hiç mi özel işleri için belediyeden ayrılmazlar.

‘Her şeyi ben bilirim, benim aklım bana yeter, başkasının aklına ihtiyacım yok!’ diyen başkanlardan çektik ne çektiysek. Bir ekabirlik, bir gurur abideliği, bir kibir, sanki babası muhtar, sanki küçük dağları kendisi yarattı.

Aslında bildiği bir şey de yok, kafası da belediyeyi yönetmeye basmaz, iki kelam etse üçüncüyü komşudan ödünç ister, ‘herkesin aklı kendine’ tarzından ve huyundan vazgeçip, acilen yardımcı seçmelerini sağlarım.

Başkan yokken vatandaş akime gidecek. Özel kalem müdürlerinin burnu havada zaten, zannedersin başkan yokken kendisi. Çalımından, çehresinden geçilmez. Hani, ağa’nın kahrı çekilir ide kâhyanın kahrı çekilmez derler ya, aynen o hesap!

Büyükşehirlerde de yok da, bereket versin genel sekreterlikleri var, oradan yırtıyorlar.

*

 Bu şehre bakanlar, üst düzey siyasetçiler geldiğinde, (sayın Cumhurbaşkanımız hariç) bakıyorum tüm sivil toplum kuruluşları, bürokratlar, siyasiler, muhtarlar ve işi gücü olmayan bilumum kesimler karşılamak için hooop havaalanına. Ben gelsem, hadi neyse…

Yasak koyarım.  Kimse işini bırakmayacak, vatandaşın işi aksamayacak! Ne o lüks araçlarla uzun uzadıya konvoylar. Zaman en önemli sermaye. İsraf zaten dinimizde haram. Her ne kadar sayın Cumhurbaşkanımız ‘itibardan tasarruf olmaz!’ dese de, bizimkiler bunu yanlış anladılar, altlarında lüks araçlar, gel oğlum götür beni, gel oğlum al beni…

Mührümü vurur, tüm idareyi ele alırım.

*

Bir de şu kurumların araçlarını özelinde kullanan sahtekârlar var. İçlerinde kurumların başkanları, müdürleri, şube şefleri… Düne kadar topal eşeğe binmesini bilmeyenler, bakıyorum, devletin, kurumların araçları ile tatile, sağa sola, çarşıya-pazara gidiyor ailecek. Tuvalete gitse kurumun aracı altında.

Tuvalet demişken, sizin de gözünüzden kaçmamıştır, Ulu Cami ile Müftülük arası güya şehrin cazibe merkezi. Şimdi enkaz merkezi. Dibine, sonuna kadar kontreyner döşendi, kuruldu, lakin arada bir umumu WC yok. Haydi konteynerlerde ekmeklerini kazanmaya çalışanlar akşama kadar tutar, akşam olunca da arakadaki enkaz içine defi hacetlerini görürler. Yaşlılar, çocuklu kadınlar kısaca vatandaş nereye gidecek. Herkesin içinde orta yerde mi görecek ihtiyacını.

Bu çözümü kökünden hallederim. Sizi yeter ki yetkiyi verin, gerisine kafayı takmayın, karışmayın, o iş bende.

İsterseniz devam edebilirim. Dedim ya, kendim için bir şey istiyorsam namerdim.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol