banner1483

Belki tuhaf ama böyle bir soru ile karşılaşacağımı beklemiyor, ummuyordum. Benim çok değer verdiğim, partiler üstü kalma konusundaki ısrar ve inadına şapka çıkarttığım, bugün itibariyle kentin en etkili ve saygın sivil toplum kuruluşu haline gelen TÜMKİAD il Başkanı sevgili Muhammet Eliaçık’ın sayfasında gördüm bu paylaşımı.

Nokta atışları ile genç ve yetenekli gençleri aynı çatı altında buluşturmaya ve birleştirmeye devam eden bu genç adam, gelecek için umut vaad eden bir iş insanı.

Başlıktaki sorunun cevabını da kendisi vermişti.

1- Kovayı musluğun altına koyarsın, pis suyu taşırır, sonra yavaş yavaş temizlersin. Bu EĞİTİMDİR.

2- Kovaya bir tekme atar devirirsin, pis su boşalır, yerine temiz suyu koyarsın. Bu da DEVRİMDİR.

Ayak oyunlarıyla uğraşanlar ya EĞİTİMİMİZE tabi olacaklar ya da DEVRİMİ yakındır…

*

Bütün mesele kovayı temin edebilmek, pis su zaten her yerde hazır ve nazır, (zehir akan Aksu Çayı’ndan getirirsiniz)

1.şık makul ve mantıklı gelebilir. Ama bunun için musluğun uzun süre akması gerekiyor ki, (temiz dediğiniz su da ne kadar temiz, o da tartışma konusu ya, neyse) zaman yok. Sonra o kadar temiz suyu niye heba edeceksiniz, tonunun ne kadar olduğunu biliyor musunuz? Sevgili Muhammet Eliaçık meseleyi getirip eğitime dayamış ki, haklı…

*

Bütün mesele kovaya çekme atıp devirmek, içindeki pis suyu döküp, yerine temiz su doldurmak! O tekmeyi im atacak, kovayı kim devirecek, devrimi gerçekleştirmeye kim cesaret edecek!

Biz devrim kelimesini sevmiyoruz ülkece. Ne çektiysek devrimlerden çektik!

Dedim ya, bir tekme ile kovayı devirmek deli cesareti isterken, tamam da, kovayı devirmek için tekme atmak şart mı?

Ellerimizi niye kullanmıyoruz? Ha, şu da olabilir, ya ellerimiz de kirliyse!

İlla ki devrim gerekiyorsa, o kirli suyu kovaya neden doldurduğumuza bakılmalı.

Ya da kimlerin doldurduğuna, niyetine!

*

İlahi sevgili Muhammet Eliaçık, ömür adamsın vesselam! İlginç fikirlerin, benzetmelerin, imalı dokunuşların var ya, beni güldürüyor, yetmedi düşündürüyorsun!

Seni bu yüzden seviyorum işte!

Cesursun, diklenmeden dik duruyor, ülkemin ve şehrimin gerçekleriyle yüzleşme adına, yalpalamadan yürüyorsun ya, ne diyeyim, yolun ve bahtın açık osun genç adam!

*

Son sözüm, ayak oyunları ile bir yerlere gelmek isteyenler, (hangi meslekten, hangi takımdan, hangi siyasi zihniyetten, hangi STK’dan olursa olsunlar) unutma ki ayak takımının kalitesiz, çapsız oyuncularıdır. Figüran bile olamayan, olamayacak tipler.

Bütün temizliğin ana unsuru sevgi, saygı, tevazu, hoşgörü…

Bunlar olursa, sevgiyi, saygıyı, tevazu ve hoşgörüyü yaşam biçimi kabul eder,  benimsersek ne kirli kovaya, ne tekmeye, ne de kirli ellere ihtiyaç var!

Ülkemin temiz eller operasyonuna ihtiyacı var! Baksanıza kimin eli kimin cebinde belli değil. Toplumu çığırından çıkartan sapık televizyon dizilerine döndü ortalık.

Çalan çalana!

Burnunuzdan fitil fitil gelir inşallah!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol