Ne demişti Balzac; ‘Yalancılık meslek dalı olarak ilan edilmeli. Çünkü çok fazla ustası var!’

Bir başkası da, ‘Midenizi başkasının ekmeğine, sırtınızı başkasının elbisesine, cebinizi başkasının parasına alıştırmayın!’

Sadece ustası olsa iyi, müşterisi de var.

Dünyanın her neresinde olursa olsun, yalan para ediyor, yalan iş görüyor, yalan bütün kapıları açıyor, yalan dünkü baldırı çıplakları zengin de ediyor, yalan gececi de olsa insanın egosunu yücelere taşıyor, yalan söyleyenin arkasından günah kapılarını aralasa da kısa süreli de olsa itibar temin ediyor, yalan merdivenin basamaklarını birer birer değil, onar onar yükselmenize sebep oluyor.

Tabi usturuplu yalan söyleyenler için geçerli. Tabi yukarıda söylediğine aşağıda inananlar için geçerli.

Tabi palavra sıkmakta, yalan söylemekte mahir olanların itibarı ne kadar derseniz, onun yorumunu size bırakırım.

*

Kendi kendimi bildim bileli şu geçekle yüzleştim, üstünlük kompleksi olanların aklında-fikrinde, her zaman bir aşağılık kompleksinin yattığı…

Bazıları zengin bir çevreye, çokça dosta, hatırı sayılır arkadaşa sahip olduğunu zanneder. Aslında yalnızdır. Peki yalnızlık iyi bir şey mi, bilememde, bakın Hz. Ömer bu meselede ne demiş; “Yalnızlık, cahil kişilerle oturmaktan daha hayırlıdır!”

Kesinlikle doğru.

*

Ağzından çıkanın dokuzu yalan, dokuzu palavra olan, ama bunu da millete afiyetle yediren insanlara var aramızda.

Usturuplu, keyifle dinleten, dinleyenlerin de ağzının suyunu akıtan yalan ustası insanlar arasında kimler var derseniz, siyasileri ilk listeye yazabilirim.

İsminin önünde ‘başkan’ yazan bilumum laf ve söz cambazlarını da…

Her meslekte olur da içimizde, bizde olmaz mı?

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol