banner1572

Konuşurken küfreden karakter yoksunları kadar, incir çekirdeğini doldurmayacak meseleler yüzünden küsüp giden kim olursa olsun, nefret ederim.

Küfür aciz insanların işi. Fakat yolda yürürken bakıyorsun, kız - oğlan, büyük -  küçük fark etmiyor, küfürsüz konuşmayan kimse çok nadir. Dillerine sakız etmişler adeta. Bizde de var mesela, on kelimelik bir cümle içinde sekiz belden aşağı, küfür kıyamet gibi.

Küfrederek konuşunca özgüven sahibi olduğunu zannediyor.

Küfür ederek konuşunca kendini güçlü zannediyor, karşıdakini etkilediğini düşünüyor.

Hiç alakasız veya kendisi ile uzaktan yakından ilgisi olmayan mesele için dahi güçlü olduğunu, büyüdüğünü ispat için olsa gerek, adam küfretmeden duramıyor.

*

Bir de küsenler var. Senden bir şey ister, borç para örneğin; veremezsin, o içini dışını bilmez, sana küser. ‘Bunu senden beklemezdim!’ diyerek hem de.

Birine bir cümle sarf edersin, yüzüne bakmaz, çekip gider, çünkü küsmüştür.

Yürürken göremediğin birine selam veremeyebilirsin, karşındaki gördüğü halde selam vermedi diye düşünür, küser.

Hasbelkader muhtardır, seçilemez, vatandaş inanmamıştır, güvenmemiştir, o da tutar mahalle sakinlerine küser.

Bir yere belediye başkan adayı olmuştur, karşı takımın adayı daha güçlü çıkmıştır, daha çok çalışmıştır, daha çok inandırıcı gelmiş ve güven vermiştir ama o kişi takımına küsüyor, partisine küsüyor, mahallesine küsüyor, en yakın arkadaşlarına küsüyor.

‘Yahu arkadaş benim etim ne budum ne! Ben bu işi çevirecek yetenekte biri değilim. Özgül ağırlık dersen sıfır, karekök desen hiç yok!’ diye düşünmeden, muhakeme yapmadan, (araya kaşarlanmışlar girse bile) kendini sorgulamadan küsüveriyor, çekip gidiyor.

İnsanların mazeret kabul etmek, kendilerini sorgulamak, aynaya bakmak gibi bir huyu, alışkanlığı, kültürü yok!

Siyasette de öyle.

Parti aday göstermez, senelerini verdiği siyasi iradeye küser.

Belediye meclis üyeliği için başvurmuştur, para da veriyorlar ya, fakat kısmet işte, olmuyor, küserek çekip gidiyor.

Futbolcunun topa küstüğü gibi, oyuncunun sahneye küstüğü gibi, teknik direktörün taraftara küstüğü gibi, kaybeden başkanların seçmene küstüğü gibi küserek ayrılmak, çekip gitmek, bizde hastalık!

Aslında zayıflık!

Aynaya bakmıyor, ‘Ben bu işin adamı değilim, bana birkaç gömlek büyük gelir! Benim bu işi becerebilecek kapasitem, imkanım yok’ demiyor, özgül ağırlığını kantara çekmiyor, yeteneğini tartışmıyor, olmayan özgüvenine bile bakmadan küsüp gidiyor.

Ne demişler, küsersen küllüğüme…

 NOT: Çarşamba günkü yazım, ‘siyasileri anlamaya çalışmak!’  

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1413

banner1560

banner1574

banner1575