Biliyorum, farkındayım yazılarımız, canlı yayınlarda söylediklerimiz bazılarını rahatsız ediyor!

Ee gazetecinin görevidir kardeşim öküz altında buzağı aramak, yeri geldiğinde fincancı katırlarını ürkütmek, icap ettiğinde bu şehirden sorumlu sorumsuzların uykusunu kaçırmak!

Sormak, soruşturmak, irdelemek, araştırmak.

İstiyorlar ki yazılmasın, konuşulmasın, dillendirilmesin!

Tamam şekerim, başka arzunuz!

*

Eleştirilerden rahatsız olmayan yok. Biz siyaset yazarız, spor yazarız, medyayı ve yerel yönetimleri yazarız, dikkat edin, burnundan kıl aldıran yok!

Hele siyasetçiler, hele belediye başkanları, (hatta bilumum başkanlar desek daha doğru olur) hele bu şehirden sorumlu olduğunu söyleyen sorumsuzlara, etkisi olmadığı halde kendini etkili bürokrat yerine koyanlar, yazdıklarımız karşısında çemkirirler!

İş dünyası da öyle. Al birini vur ötekilere!

Çok da umurumdaydı sanki.

*

Çokça da siyasiler. Özellikle kaybedenler kulübünün değersiz üyeleri.

Sahtenin çekiciliği sadece müzikte yer almıyor. Her alan ‘sahtenin’ peşinden koşan bir kitle ve bunlara da kendilerini ‘adam yerine’ koyuyorlar!

Oysa kimsenin koyduğu yok!

Seçim de bitti, geride kaldı. Evli evine, köylü köyüne çekildi misali, millet soluğu Ankara’da aldı. Kaybedenlere de. Vatandaş depremin üzerinden 4 ay geçti, kendi kaderi ile baş başa kalırken, siyasetçilere bakıyorum,  hâlâ koltuk derdindeler.

Koltuk delisi çoğu!

*

Evet seçim bitti, kazanan sevindi, kaybeden iki seksen uzandı. ‘O vakit daha ne yazıyorsun, bundan sonra bize ne olacağını anlat veya ne olması gerektiğini’ diyen okurlara şunu demek isterim, bizler gazeteci, basın mensubuyuz, hakikat üzerinden, bilgi üzerinden sizlerle buluşuruz. Sosyal medyada daha fazla onay almak,  televizyonda slogana atmak, ‘taraftar’ gazeteci gibi tribünlere oynamak ve kaybedenin8i yanından ayrılıp hemen U dönüşü yapmak!

Bize göre değil.

Bırakın bunu başkaları, canı isteyen, kendine bu tür gazeteciliği ilke edinen kamera ve klavye kahramanları yapsın!

*

Bizler amigo değiliz. Holiganlık yapamayız!

Yalnız şunu derim, seçimi kaybedenler, partide nifak saçanlar, partinin asıl sahiplerini kenara iterek kendilerini öne çıkartan şaklabanlar-hokkabazlar ve ayrılık tohumlarını ekenler, insanları birbirine düşürenler, istifa etmeleri gerekirken, partililere de bunu bilir-beklerken, üstelik de aday adayları dahi mensubu olduğu partilere değil, CHP’ye çalışırken, istifadeye yeltenenleri kapının önüne koymak gerek!

Bırakın da kapı gibi adamlar gelsin! Koltuğa, etikete yapışan koltuk delileri değil.

Tavuk kümesinden sığır çiftliğine kontenjandan girmenin âlemi yok!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol