Suya imza atılmaz! Her sudan içilmez, her kuş suda yüzemez, her suyun olduğu yerde balık tutulmaz, her suda çimilmez, her suyun falına bakılmaz, her mesele su yüzüne çıkartılamaz, her meseleye sudan sebepler üretilemez, her dibi görünmedik suya girilmez, her suda abdest alınmaz, her suda yüz yıkanmaz!
Çünkü sarı öküzü zamanında vermeyecektiniz.
Sonra da oturun ağlayın, ah deyin, vah deyin, başınızı taşlardan taşlara vurun!
Bu şehirde, içme suyu sıkıntısı çekilirken, bu şehirde 3 dönem belediye başkanlığı yapmış merhum Dr. Sait Emirmahmutoğlu’nun vasiyeti üzerine 65 km. ötedeki, Andırın’daki Karasu’yu şehre getiren Başkan, yani cazibe ile gelen suyun mimarı Hanefi Mahçiçek adı, bir-iki sene sonra basılan bir şehir kitabında ismi 380’nci sayfada, küçük harflerle yazılmıştı. Hatırlayın.
*
Şu son günlerde su ile yatıp su ile kalkıyoruz. Mübarek rüyalarımıza giriyor, zaman zaman yaşanan kesintilerden dolay şaftımız kayıyor, kabuslar yaşadığımız gibi ev hanımlarının haklı isyanlarına, tepkilerine verecek karşılık bulamıyoruz.
Özelikle kırsallarda millet cenabet geziyor!
Herkes yok su şehri imişiz, Türkiye’de ve dünyada iyi bir sıralamamız varmış. Yahu, geçeceksin bunları. Deryalar senin olsa ne yazar, su yönetimini oluşturamadıktan sonra. Suyu yönetmek, bir şehri ve bir insanı yönetmek kadar önemli, ayrı bir meziyet ister!
Bir elindekini Hatay’a ver, bir elindekini komşu hatırına deyip Gaziantep’e ver, sonra da sen kalk susuzluktan inim-inim inle!
Suyu kim verdi ve kimin zamanında peşkeş çekildi, ona bakın! Ne karşılığında? Hı, var mı bunu soran! Sonra ağla, döşünü döv, feryad-ı figan eyle! Dedik ya, sarı öküzü zamanında vermeseydin, bugün bu sıkıntıları yaşamayacaktın. Kim yaşattı, bu susuzluğun sebebi, yani müsebbibi kim, kimler, ona bakacaksın!
*
Kaynakmış, cazibe ile geliyormuş, şebekeler eskiymiş, üstüne üstlük de deprem sonrası hatlarda kırılma, kaymalar olmuş. Kaynak nerede?
Sonra…
Meclis kürsüsünde İrfan Karatutlu bas bas bağırdı, dikkat çekti, ittifakına rağmen bu şehrin duyarlı insanı, on erkek vekile bedel Doç. Dr. Zühal Karakoç Dora bastıra bastıra geliyorum diyen tehlikeyi anlattı, Ali Öztunç’u zaten susturamıyorsunuz, inletiyor meclisi, gıkınız çıkmıyor, ‘Ne diyorsunuz beyler, hanımlar!’ tadında tepki veremiyorsunuz.
Sonra da dostlar alış-verişte görsün basın açıklaması…
*
Dün daha, sayın Prof. Dr. Vahit Kirişçi’nin bir açıklaması oldu. Milletvekili arkadaşları ile. Meclis tatile girdi ya, millet su yüzünden cinayet işleyecek hale geldi ya, 3. Dünya savaşının su yüzünden çıkması muhtemel ya, tarlalar kurumuş, bağ-bahçelerdeki sebze-meyveler verimsizleşmiş ya, zaten don vurmuştu 4 ay önce, zaten biz Maraşlılar ne çekiyorsak bu dondan çekiyoruz, kadermiş, kısmetmiş, nasipmiş, alınyazısı imiş. Kader kim? Bizim mahallenin deli kızıydı, kocaya kaçmıştı.
Son olarak da karşı mahalleyi selfi çekmekle suçla, dalga geçer gibi. Senin-sizin yaptığınız ne, hı, söyleyin Allah aşkına!
Sen tedbirini alma, eşeğini sağlam kazığa bağlama, sonra da ağlama duvarının dibine otur, başını duvardan duvara vur!
Hani şarkıda diyordu ya, ‘daha önceleri neredeydiniz?’ sahi neredeydiniz arkadalar. Çokomel almaya mı gitmiştiniz!
Günü kurtarma siyaseti bunun adı ve algı operasyonu. Yoksa, bugün yarın açıklanacak yeni kabineden bir beklentiniz mi var da (bakanlık gibi) ısmarlama bir açıklama ile gündeme getirdiniz kendinizi zorla.
*
Vahit Bey’in açıklamasını dikkatle okudunuz mu, içinde bu şehrin hafızası, suyun öte yüzündeki değil, suyun başındaki icraat makamının sorumlusu Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Fırat Görgel’in adı yok. Ne açıklamanın içinde, ne fotoğraf karesinde.
Ben sayın Ali Yerlikaya’nın yerinde olsam sorardım, ‘Yahu sizin Büyükşehir Belediye Başkanınız nerede, o niye gelmedi?’
Yok. Fırat da olmasın, Dicle de. Biz gidelim, sorunu biz götürelim, çözüm olacaksa bizden çıksın!
Tamam da arkadaşlar, bir ay önce ziraat odası başkanı Mehmet Çetinkaya 2 arkadaşı ile Fatma Şahin’e giderken, suyu isterken, niye önlerine düşüp Gaziantep’e gitmediniz de, Ankara’dan açıklama yapma gereği duydunuz?
Ankara’dan olunca sesiniz daha gür, açıklama daha ağır başlı mı çıkıyordu?
Fırat Görgel size ağır mı geldi, yük mü olmuştu da haber etmediniz?
*
Zaten adamcağız uykuları kaçırdı, gece demiyor, gündüz demiyor, sizler derin uykularda iken o plan-proje peşinde, yatırım derdinde, vatandaşı susuz bırakmama gayretinde iken, siz çıkıp icraatın başındaki adamı yok sayarak kendi başınıza açıklama yapıyorsunuz.
Fırat Başkan bunu yaptı, yapıyordu kaç gündür. Pazar günü bile basın önüne çıktı kahvaltı bile yapmadan. KASKİ Genel Müdür Necati Çalık ile birlikte çırpınıyor su için, vatandaşın şikayetlerini gidermek, taleplerini karşılamak için. Sitelere bakın, Büyükşehir’den gelen 10 haberin 8’i su ve suya dair çözüm önerileri-çalışmaları ile ilgiliydi.
Tamam da, siz bu şehre ne kadar ilgilisiniz?
Özetle, lafa gelince Hz. Ömer, icraata gelince Turist Ömer olmak nasıl bir şey acaba?





