Bir evde, bir ailede büyük olmak ne kadar zor ise, siyasi arenada da abi olmak, büyük olmak, bir bilen olmak kadar zor bir şey yok. Herkesin gözü üzerinde, herkesin aklında o var, herkesin beklentisi abi’den yana.

Param kalmadı, mutfak tam takır kuru bakır, dolaba bir şeyler almam lazım, yetiş abi.

Karımla kavga ettim, gel bizi barıştır abi.

Borcum var, alacaklı kapıyı çaldı, çaresizim, gel beni kurtar abi.

Oğlan askere gidecek, cebine harçlık konacak, üç-beş kuruş da sen tedarik et abi.

Mahallenin takımı amatör kümede mücadele veriyor. Çocuklara yeni ayakkabı, forma alınacak, sponsor olsan da takım kümede kalmayı başarsa abi…

Evin kira günü geldi, ev sahibi her gün gelip gidiyor, illa da kira kira diye başımın beynimin etini yiyor. Hesabımda para yok, iban göndersem beş-on kuruş gönderir misini abi?

İşim bozuğa gitti, sermaye lazım, bana biraz destek çıksan abi.

Kızı istemeye geldiler, nişan yapacak oğlan evi. Elde yok avuçta yok, cep delik cepken delik, ne yapacağımı şaşırdım abi. Kime gideyim, kimden dileneyim, bilemedim abi…

Hay abisiz kalasınız!

*

Ne siyasilerin abisi, ne iş dünyasının büyükleri, abileri, garibanın, gerçek ihtiyaç sahiplerinin, dara düşmüş, ödeme güçlüğü çeken meslektaşlarının, arkadaşlarının-dostlarının yanında olmazlar.

Tarlası varsa el koyarlar, fabrikası varsa ölmüş eşek fiyatına alırlar, arabası, evi varsa haciz koydururlar.

Garibanın, dara düşmüşlerin canı cehenneme!

*

Bizde ne siyasetçi kardeş kardeşi ile geçinir, ne belediye başkanları uyumlu çalışır, ne iş dünyası. Zaten bu şehirde ortaklık anlayışı, çalışması mümkün değil. Bırakın ortak ortağı kardeş kardeşi ile ortaklık sürdüremezken, kardeşi ile barışık olmayanlar vatandaş ile barışık olmak zihniyeti ile siyasete soyundular, şehri yönetmeye talip oldular.

‘Bir daha, bir daha!’ diyerek. Hastalıklı ruh hali bu! ‘bir, iki beş yıl yetmez, bir beş sene daha!’ doyumsuzluğu ile siyaseti kendilerine ipotek etmeyi düşünürler sürekli.

Şehre dair başarı hikâyeleri yok, bir numaraları yok, yanlarında, önlerinde arkalarında sponsorları dururken, bir garibana çay içirdiklerini ne görürsünüz, ne duyarsınız. Tuvalete gitseler sponsorları kapıda bekliyor zaten.

Peçetesini bile tutarlar!

*

İş dünyasının büyükleri, abileri büyükler için vardır, bakanlar için vardır, müsteşarlar için vardır. Cumhurbaşkanı ile direkt konuştuklarını söylerler, üst düzey siyasetçi, bürokrat veya iş dünyasının temsilcileri ile çektirdikleri fotoğrafları referans gösterirler, kendilerinde bir numara, bir güç dalgası oluşmadığı için, fotoğraf çektirdiklerinden güç aldıklarından, kendileri de siyasiler gibi güç zehirlenmesine yakalanırlar.

Sonra da ya şekere yakalanırlar, ya tansiyondan yakınırlar.

*

Uçağı olsa mesela. ‘Aman efendim, bir gece daha kalın, bağ evimiz meşhurdur bizim. Sizi özel uçağımda gönderirim!’ der, fakat bir gariban ‘Anam hasta, doktora götüreceğim, taksi param yok, Allah rızası için beş-on lira yardım etsen!’ diye rica etse, hadi ileri gideyim yalvarsa, ‘Allah versin!’ der, başka kapıyı gösterir.

Zaten farikasından, işletmesinden içeri giremez ya, kapıdaki güvenlikçiyi azarlar, ‘niye saldınız lan içeri?’

Özel uçak, içerdekini dışarıya bırakmaya yetmiyor, kâfi gelmiyor, kurtarmıyor! Benim de uçağım vardı küçükken, çocukken eskiden.

Ama kâğıttandı…

Fakat o kâğıttan uçak, kâğıttan adamlardan çok daha kıymetliydi. Ve sizler o kâğıttan uçak kadar da olamadınız!

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol