Aslında bu yazının başlığı, hani her başkan, her siyasetçi, her önüne gelen ‘kadim şehir’ diyor ya bizim için, ben de cinlik, fesatlık olsun diye ‘Maraş 5’ten büyük mü?’ diyecektim, baktım şimdi kalkıp o anlı şanlı(!) müteahhitlerden söz etsem, onları dilime dolasan, beni hakaretten ya içeri tıkarlar, ya da Fetö’cü damgası ile yaftalarlar.  

Vazgeçtim! Bana ne elin 5 koyunundan, 15 keçisinden! Bu yaştan sonra ağrımaz başımı ağrıya sokmak istemiyorum.

*

Hava rüzgârlı ise, bir de yağmur serpiştiriyorsa, pencereden içeri düşüyorsa damlalar, delikleri iyi kapatacaksınız!

Aynı şey kapılar için de geçerli.

Atıyorum, nefret ettiğiniz biri var, mahallenin delisi, soytarısı, köçeği, manyağı… ‘Buyur!’ etseniz, ‘Gel içeri üşüme, yağmurda ıslanma!’ deseniz, biliyorsunuz ki size zararı dokunacak.

Ya borç para isteyecek, ya birilerinin gazına gelip size çökecektir, en iyisi pencereleri, kapıyı sıkı sıkıya kapatmak!  

*

Bayat bir fıkra ama gerçi bu senenin daha, turfanda, sera malı, anlatmak istiyorum.

Bir gurup gazeteci akıl hastanesini ziyaret ediyormuş. Hastalardan biri, üstünde entari, elinde asa, “Ben peygamberim, kıyamet yakındır. Koyduğum yasaklara uyarsanız, cehenneme gitmekten kurtulursunuz!” diye etrafında toplanan kalabalığa sesleniyormuş.

Bu sırada, aklı başında görünümlü bir hasta da canı sıkkın bir şekilde, pencereden dışarıyı seyrediyormuş. Gazeteciler de bu akıllı görünümlü adamın yanına sokulup, niye böyle bir tavır sergilediğini sormuşlar. Yarı akıllı hasta da, “O adamın aklında zoru var! O, peygamber falan değil, zavallının teki. Ahali de etrafına toplanmış, onu dinliyor, canım buna sıkılıyor” demiş.

Gazeteciler de; “Peki, sen onun peygamber olmadığını nereden biliyorsunuz, belki de iddia ettiği gibi peygamberdir!” fikrini ortaya atmışlar.

Akıllı görünümlü hasta hiç tereddüt etmeden şu karşılığı vermiş gazetecilere; “Ona peygamberlik görevi verecek olan benim! Ben de bu görevi ona vermediğime göre, ben bilmeyeceğim de kim bilecek!”

*

Yaaaaa… Bu şehirde kendini siyasetin, medyanın, yerel yönetimin peygamberi (haşa!) zanneden akıllı görünümlü deliler var!

Siz de kendinizi tövbe Ya Rabbim peygamber yerine koyarsanız, birileri kalkar size dersini verir, haddini bildirir.

*

Mesele şu… Toplumda önder olanların, şef olanların, lider olanların amiri olmaz! Olmaz, olamaz, çünkü bir masalda iki kral olmaz!

Parti, siyaset, medya, yerel yönetim her neyse, içerideki rakiplerinin bileğini bükemeyenler, dışarıdaki gerçek rakiplerini yenemezler!

Ne? Bir şey anlamadınız mı yazıdan, ben de anlamadım!

O zaman size bir fıkra anlatayım da gülümseyin biraz, keyfiniz yerine gelsin, güne iyi başlayın!

*

Bir aile, evlerinde çalışacak hizmetçi için gazeteye ilan verirler. Ertesi gün, evin hanımı dışarıda iken, kapı çalınır, karısı evde olmadığı için evin erkeği kapıyı açar. Karşısında genç ve güzel bir kadın…

“Gazetedeki ilanınızı okudum da…” der.

Adam, “Öyle mi?” diye sorar. “İyi yemek pişirir misin?”

Genç ve güzel kadın, “Bilirim tabi ki…” cevabını verir.

“Ütü yapmayı, temizlik işleri falan…”

“Hem de en âlâsını bilirim, yaparım!”

“Peki, çocuk sever misiniz?”

Genç ve güzel kadın; “Severim ama biz yine de dikkatli olalım beyefendi” der.

*

Neyi sevip sevmediğinizi bilemem de, dikkatli olun, tehennili olun, temkinli olun!

Rüzgâr geliyorsa, yağmur da pencereden içeri damlalar gönderiyorsa içeriye,  delikleri kapatın yeter!

Yoksa o delikler başınıza iş açabilir!

Benden söylemesi…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol