Televizyon dizilerine bakıyorsunuz, yerli - yabancı filmleri izliyorsunuz, toplumun bazı kesimlerinde olanları bitenleri okuyor, dinliyor, duyuyorsunuz, şahsım memleketi dâhil, ülkenin her noktasında rüşvet almak, rüşvet yemek hastalık olmayı çoktan geçmiş, neredeyse meslek haline gelmiş.

Çürümüşlük, kokuşmuşluk had safhada!

Birine selam versen, rüşvet sayıyor! Asansörde karşılaştığın komşunun hatırını sorsan, ‘acaba benden bir şey mi bekliyor!’ düşüncesi ağır basarken, insanlık, merhamet, yardımlaşma duygusu sizlere ömür!

İnsanlığın yerini ve insanların gözünü para hırsı bürümüş. Ne alsan rüşvetle, ne versen rüşvetle!

Bir şairin sözü vardı, selam verdim, rüşvet diye almadılar. Yok canım, o devirler geçti, şimdi rüşvet verene bırak selamı, öpücük bile veriyorlar.

Yeter ki ver!

*

Gazetelerde okuyoruz, belediyeler ihale veriyor, ‘Kardeşim ihaleyi aldın ama havuza bir çorba parası bırakman gerekiyor. Sistem böyle!’

Veriyor adam. Eli mahkûm, Vermese, görmese birilerini tekeri dönmeyecek, kendine ekmek kalmayacak yemeye.

İsrail’i lanetlemeye, kınamaya, küfürler yağdırmaya gerek yok, aynayı önce kendimize çevirmemiz lazım. İsrail katil, tamam. Bizimkiler çok mu masum!

Tamam, insanlık suçu İsrail’i Allah kahretsin de, kimsenin kimseye güveni kalmadı. Bakın, İstanbul’da yaşanıyor, gazetelerde okuyorsunuz, Başsavcı ağır ceza reisini suçluyor rüşvet almaktan.

Yargı yargıyı rüşvetle suçluyor.

Biz kime güveneceğiz!

*

Tabi rüşvetin belgesi olmayınca, özellikle belediyelerde, kurumlarda işe alınmalarda dönen rüşvet çarkından kimler besleniyorsa, tabi ki kul hakkını da beraberinde yiyor ama kim bakıyor, kim takıyor, kim dinliyor kul hakkını.

Alan razı, veren razı olunca, bize de lahmacun yemek düşüyor!

*

Özellikle belediyelerde, bilumum ihalelerde, ruhsat alımlarında, imar değişikliklerinde, (sakın benden parti, belediye ismi istemeyin. Rüşvetin partisi, dini, dili, ırkı, mezhebi, kadını-erkeği olmuyor) dönen rüşvet çarkından kimler besleniyor, semiriyor, kimlerin cebi ve banka hesabı şişiyor, gazeteleri okuyun, çevrenize kulak verin, en çok da berberlerde,  hamamda ve toplu taşıma araçlarında insanları dinleyin, hayret edecek, şaşıracak, ‘vay be, hiç de beklemezdik. Dürüst adam derlerdi bir de’ ihtiyatlı yaklaşımlar çıksa da arada duyduklarınız karşısında kulaklarınıza inanamayacaksınız!

Siz en iyisi kırlangıcı Yemen’den sorun!

Alan razı, veren razı olsa da…

Yiyenin de burnundan fitil fitil gelsin inşallah.

*

Yazıyı bitirecektim, bari bir örnek vereyim de, yazıya renk, heyecan, aksiyon, hareket-bereket gelsin diye düşündüm.

Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde müteahhit Nusret B, geçen Mayıs ayında ruhsat ve kazı izni alabilmek için belediyeye başvurur. Ancak 6 ay boyunca ne ruhsat, ne de kazı izini çıkar. Başkan yardımcısı Sıddık Aycil aracılığı ile belediye başkanı Hüseyin Beyoğlu ile görüşen müteahhit Nusret B’nin iddiasına göre başkan önce 7 milyon lira talep eder, ancak daha sonra ‘sen yabancı değilsin, biz bunu 5,5 milyona kapatalım’ der.

İndirim sezonu ya, adam yine dürüstmüş, 3 milyon indirmiş rüşvetten. Demek ki piyasası o kadarmış ki, 7 milyon istemiş önce. Malum, ruhsat alabilmenin de bir borsası var. Fetö borsası yok muydu bu ülkede, depremden sonra 11 il-ilçede hasar tespit borsası oluşmadı mı?

Ruhsat, imar değişikliği borsası niye eksik kalsın!

Neyse… Müteahhit de uyanık adam polisle işbirliği yapar, paraya dinleme cihazı yerleştirmiş, suçüstü yaparak rüşvetin ilk taksitini ödemiş.

Tabi suça karışanlar indirimli rüşvet olayında gözaltına alınmışlar.

Bereket versin bizim belediyelerimizde böyle rüşvet çarkı dönmez, alengirli işler olmaz, fırıldaklıklar yaşanmaz, cillok şirketleri devreye girmez.

Memleketimle gurur duyuyorum!

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol