Seçim geride kaldı. Başkan seçilen isimler bugün-yarın mazbatalarını alıp koltuğa oturacaklar. Hayırlı olsun, Allah utandırmasın. Bize düşen, seçilmiş başkanlara destek olmak, çalışmaları için zaman ve zemin tanımak.

Daha yeniler, daha acemiler, bekleyelim, eleştiriyi sonraya bırakırız.

*

Bugün-yarın koltuğu siyasetin hafızası, genç yetenek Fırat Görgel’e bırakacak olan Hayrettin Güngör’e teşekkür ediyorum. Yaptıkları için. Allah var, kim ne derse desin özveriyle çalıştı, siyasetçi olamadı belki ama dürüstlüğü ile çalışkanlığı ile şehri ayağa kaldırma adına ortaya koyduğu performansıyla alkış aldı benden. Tebrik ediyorum kendi adıma.

Geçtim…

*

Aniden karşınıza biri çıksa, ‘Ben falan vilayetin, feşmekan ilçenin belediye başkanı adayıyım, bana oy ver, destek ol!dese ne düşünürsünüz?

Herhalde önce kalıbına bakarsın, adama benziyor mu diye! Baştan aşağı süzdükten sonra sorarsın, ‘Hangi partinin adayısın?’

Tut ki senin oy verebileceğin, gönül verdiğin, kalbine gömdüğün partinin adayı çıktı, tesadüf ya, olacak ya, hemen ‘Tabi canım, oyum sende!’ mi dersin, yoksa, ‘Yahu daha seçime çok var, düşünürüz!’ deyip beklemeye mi geçersin?

*

Başkası gelse, aynı talepte bulunsa, diyelim ki tipini beğenmedin, konuşmalarından haz almadın, tavırlarından hoşlanmadın, ne yapacaksın?

‘Bakarız kardeşim!’ der başından mı savarsın, yoksa açık açık, ‘Ede kusura bakma, benim oyum, benim rengim, benim safım belli. Senle olamam, senle bir araya gelemem, sana benden hayır yok, cacık da çıkmaz!’ mı dersin delikanlıca.

Yine de lider odaklı düşünenler çok. Ama bizleri liderler değil, yörenin seçilmiş belediye başkanları yönetecek.

Bugün de mazbatalarını alacaklar netekim!

*

Haliyle ve haklı olarak eğitimini merak eder, öğreneceksin. Kılığına, kıyafetine, senle konuşurken ceketinin düğmesini iliklemiş mi, dikkat edeceksin!

Gülümsüyor mu, sırıtıyor mu, kahkaha mı atıyor konuşurken, merak işte.

Ekip halinde mi geziyor çarşı-pazarı, yoksa tek başına mı dolaşıyor ortalıkta. Ziyaretler sırasında bir gariban gelip aç olduğunu söylediğinde, cebinden çıkartıp bir ölmüş tavuk dürümü parası verebiliyor mu?

Bebek gördüğünde kucağına alıp seviyor mu candan, yoksa yapmacık hareketlerle seviyormuş gibi mi yapıyor, belli eder kendini.

Hitabı önemli. Beyefendi mi diyor, hanımefendi diye mi sesleniyor. Ede kelimesini mi çok kullanıyor, gardaşı mı tercih ediyor, konuştuğunda belli eder Türkçesini.

*

Depremde yara aldık hepimiz. Umutlarımız, hayallerimiz enkazla birlikte bilinmedik yerlere döküldü, gitti.

Hatıralarımızı, çay içtiğimiz bardakları bıraktık toprağa.

Senden, benden oy isteyen, destek bekleyen bir yığın sorunun üstesinden gelebilecek mi acaba?

Bunu sorup soruşturacak, araştıracaksın haliyle. Yetenekli biri mi, çalıp çırpmaya mı geliyor, yoksa hizmet odaklı, insan odaklı mı çalışacak.

Bilmiyorsun. Kavun değil ki kıçını koklayasın!

*

‘Nasılsınız, bir emriniz var mı, yapabileceğim bir şey!’ dediğinde gözlerinin içine baktığınızda ne görüyorsunuz.

Işıltı mı, çapak mı? Konuşurken gözünüzün içine mi bakıyor, yoksa duvara karşı mı konuşuyor, dikkat kesildiğinde fark ediyorsun samimiyetinin ölçüsünü. Zaten duruşu, mimikleri, ağzından dökülen kilemeler açık eder kendini. Farkına varırsın hemen.

Sözleri, vaatleri inandırıcı geldi mi sana? Gerçekten elle tutulur, tabanın sesine ve ihtiyaçlarına karşılık verebilecek eli ayağı düzgün projelerle mi geldi yanına?

Yoksa sadece ananın adını mı sordu?

*

Yahu başlığa bak hizaya gel, ben ne yazacaktım, bıraktık kendimizi, yazı da uzayıp gitti. Ben ne söylüyorum, tamburam ne çalıyor hesabına döndü.

Ha, siz bu yazıdan bir şey anladınız mı, anlamadınız?

Bir şey itiraf edeyim mi, vallahi ben de anlamadım!

Neyse, size de okuttum ya!

NOT: Bu yazı seçimden bir hafta önce yazılmıştı.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol