banner1483

Allah yalanı sevmez, ben bu adamı çok sevdim, seviyorum. Dobra, mert, açık sözlü, hani eskilerin deyimi ile, sözünü dudaktan, gözünü budaktan esirgemeyen kimselerden.

Sözünün nereye gittiğini, gideceğini iyi biliyor. O bakımdan, senelerini verdiği partisi BBP’den kopuverdi. Kopardılar mı, bilemem. Öyle her şeye, olur olmaza pabuç bırakacak kimselerden değil sayın Prof. Dr. Mahmut Yardımcıoğlu.

Kralına eyvallahı yok! Biliyorum!

*

Sık sık haberlerini okuyorsunuz. Sözleri diken gibi batsa da, acıtsa da bir yerlerinizi, ee gerçekler her zaman acıdır ve dokunduğunuzda yakara bir yerinizi, sayın Yardımcıoğlu da toplumun sinir uçlarına dokunmayı seviyor birader!

Tutarlı ve duyarlı bir vatandaş kimliği yanında, zengin akademik kariyeri ile de günün, medyanın gözbebeği…

Yeri geliyor ‘kral çıplak!’ diyebiliyor.

Yeri geliyor, fincancı katırlarını ürkütmekten çekinmiyor.

Yeri geliyor, haklı olduğu meselede masaya yumruğunu vurmaktan imtina etmiyor!

Yeri geliyor, dikine dikine, inadına inadına siyasetini de sürdürmekten çekinmiyor, tınmıyor, tırsmıyor, eyvallahsız yaşamayı prensip edindiği için de, kimseye olmayan diyet borcu yüzünden alnı ak, açık geziyor.

 Siyaseti bir kenara koydu ister istemez, belki de kendini inzivaya çekti, belki de bekleme odasında dinleniyor, belki de sahaya çıkacağı günlerin az olduğuna inanıyor, bilemem; Batı Asya Araştırmaları Enstitüsü (BAAE)  Başkanı olarak ülkenin, yerelin sorunlarına parmak basmaktan da geri kalmıyor.

İktidar demiyor eleştiriyor.

Muhalefet demiyor, tınmıyor, tırsmıyor, eleştiri oklarını göndermekte sakınca bulmuyor.

Ekonomiden siyasete, spordan sosyal yaşama kadar ne varsa heybesinde, insanlarla paylaşmayı bir sosyal sorumluluk projesi haline getirmiş olmalı ki, o saygın, o düzgün Türkçesi ile aydınlanmaya ihtiyacı olan toplumun ışığı oluyor çoğu zaman!

*

“Piyasada yaprak kımıldamıyor!” dediğinde, bir bilinen gerçeği haykırırcasına söylediğinde, iktidar cenahının hoşuna gitmese de, ısmarlama yazmıyor, sipariş üzere konuşmuyor. Yüreğinden geleni dilinden esirgemeden yazıyor, konuşuyor, bunu kendine hak sayma ötesinde, sorumluluk olarak algılıyor.

İyi de ediyor!

Mali kuralların konulmasını öneriyor.

Türkiye ekonomisinin kendi kendini onarabilecek bir ekonomiye sahip olduğundan dem vurarak, kamu harcamalarında kısıtlamaya gidilmesi gerektiğini salık veriyor.

Yine iktidarın hoşuna gitmese de, Türkiye ekonomisinin kısa vadede düzelmeyeceğini belirtiyor, orta vadede uygulanacak programlarla hızlı ir iyileştirmenin mümkün olacağını da iyimser tablo ile insanları ferahlatmaya çalışıyor.

*

Ekonomi iyi değil. Bunu bilmek, görmek için aptal olmak gerekiyor. sayın Yardımcıoğlu da, “Enflasyon, insanların elde ettiği kazanımları, birikimleri, paraları eritiyor. Eritiyor diye hükümet ya da çalışanların patronları ona zam yapıyor ya da yapmak durumunda kalıyor. Onların durumlarını iyileştireyim diye zammı yapıyorsun ama zammı yapmak bir ateşin üzerine benzin dökmek gibi bir şey. Bu defa enflasyon daha da bir alevleniyor, daha da büyüyor.”

Bu gerçeğe kim hayır, yalan, yanlış diyebilir? Cevap veriyorum; kimse!

O’nun doğruları, gerçekleri söylemek, toplumla paylaşmak gibi bir sorumluluğu varken, kahrını, sitemini iktidara göndermekten de imtina etmiyor, “Büyük Birlik Partisi Genel Başkan Yardımcılığı görevinde bulunduğum dönem içinde de ekonomide yapılan yanlış uygulamalara dikkat çektim. Allah Peygamber aşkına yapmayın, diye neredeyse yalvararaktan söylediğimiz şeyler inatla yapıldı.”

Eleştirse de, yapıcı tutumu, memleket, devlet, vatan, bayrak, ezan ve millet sevdası, onu bizim yüreğimizde daha da büyütüyor!

“Kendi parmağımızla kendi gözümüzü çıkarıyoruz!” diyebilecek kadar da cesur yürekli çıkışları olan sayın Yardımcıoğlu’nu, çapını, karekökünü, özgül ağırlığını bilen ve bunu da topluma hissettiren bu yiğit adamı birkaç cümle ile ancak anlatabildim, eksik varsa, gerisini siz tamamlayın!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol