‘Nerede o eski bayramlar!’ diyeceğimiz günleri daha çok telaffuz edeceğiz belli ki. Hasret çekiyoruz, özlüyoruz ama yapacak bir şey yok. Elimizden gelir yok! Bayram geldi, korkuyla geldi, mesafeli geldi, bir hayli de buruk geldi, geçiyor, geçti bile…
Bayram ziyaretleri yok. İyi ki sosyal medya var da, bir nebze olsun mesafeler kısalıyor. Sevdiklerimize ulaşabiliyoruz bir türlü. Yüz yüze devri bitti şu son iki senedir. Mesafeli olduk, görüntülü telefonlarla, zaten seyrekleşen, bitti bitiyor diyebileceğimiz beşeri ilişkiler pandemi ile büsbütün çekiliverdi hayatımızdan.
Zaten çok kişi cüzdanının gücüne göre bayram yaptı.
*
Herkesin bir öyküsü var, herkesin öyküsü kendisi için önemli. Bayramlar, başkalarının öyküsünün de tadını çıkarma, yepyeni hayatları başlatma, yürekleri ve bedenleri güçlendirme, dinlendirme, nefisleri terbiye günleri olarak bilinir iken, olmayacaksa ki, olmuyor da, olmadı da, kalmadı da, bayramlar ne için!
Olduğumuz gibi görünmüyoruz.
Sevmiyoruz ama sever gibi yapıyoruz. Yalan atıyor, çamur atıyor, iftira atıyor, tafralar savurup arkasına sındığımız siyasi güçle başkalarının yaşamlarına da müdahale eder hale geldik.
Çağır makamına, çek fırçayı, bas kalayı, oldu sana yönetim.
*
Hükmetmeye kalkışma!
Asla ve asla insanları yargılama, çünkü insanları yargıladığın zaman onları sevmeye zamanın kalmıyor. Zaman bayram öncesi günlerin patırtısı, gürültüsü, çekişmesi, zehirli dili ile zaten her gün eriyip, bitip, tükenip gidiyor.
Gitti bile…
Fatihasını bile okumadık oysa, arkasına bile bakmadı.
*
Yıllar geçiyor, geçecek, bayramlar geliyor, gelecek. Sabırlı ol, sevecen ol erdemini yitirme. Erdem sahibi olman için Erdemli’de oturmana da gerek yokken, buruk geçse de, yine de bayramınız kutlu olsun!
Sağlıkla kalın!





