banner1483

‘Oynatmaya az kaldı!’ diyecektim, AK Partili dostlarım, ‘Mehmet abi yine rahat durmuyorsun, hayırdır seni kızdıracak ne oldu, kim kafanı bozdu?’ tarzındaki sitemlerini duyacağımı bildiğim için, siyasi arenada istediği gibi at oynatanları da yazmayacağım, şans oyunlarından zaten nefret eden birisiyim, ne totoya, ne milli piyangoya heves ettim, onlardan umut bekledim, ne de at yarışları…

Evvelden, şimdiki Diş Hastanesinin olduğu yer, havaalanı (hatta seneler önce de bir askeri uçak düşmüş, bir teğmenimiz şehit olmuştu) idi. Daha önceleri de bu uzun alanda, at yarışları, eşek yarışları olurdu, en çok da Kıbrıs eşekleri yarışırdı. Millete bahis oyardı, bir nevi kumar yani.

Biz de o zaman çocuğuz, bağ zamanı, Sarıkaya’dan iner, at ve eşek arışlarını seyre gelirdik. Şimdi ne havaalanı var, ne at- eşek yarışları, ne de eski eşekler.

Ancak semerci Çarşısında hala semer yapıyor ustalar, onu da anlamış değilim. Demek nesli tükenmemiş. Ne, siz iki ayaklı eşekleri unuttum mu zannettiniz, yok canım, daha neler!

*

Düğünlerde vs. oyun oynamasını bilmem. Ama oynayanları seyretmeyi severim. Birilerini oynatmayı da sevmem. Direkt dalarım, direkt yazarım, direkt söylerim.

Şarkılarda, türkülerde hangi oyunları sevdiğimi öğrenmek istiyorsanız, söylüyorum.

Çiftetelli’ye bayılırım.

Mevlana’ya ayağım kımıl kımıl etse de, beceremem!

Harmandalı ağır bir oyun, zeybek de öyle, yokum!

Karadenizlilerin çılgın, hareketli oyunlarını (horon-atabarı ve kolbastı) keyifle izlediğimi, dinlediğimi itiraf ediyorum. 

*

Peki, madem öyle, işte böyle, ben de size sorayım; ‘Oyun içinde oyunu sever misiniz?’

Tamam, devam ediyorum, ‘Biri size oyun ederse, yaparsa tavrınız ne olur?’  

Her oyuna kalkana ‘köçek’ der misiniz?

Eli işte gözü oynaşta olanı oyuna kaldırır mısınız? ‘Ne duruyorsun, ne diye oyunda oynaştasın, Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!’ derse biri size, cevabınız ne olur?

Hangi oyun sizi daha çok heyecanlandırır, keyiflendirir, mutlu eder, desem, şimdi kalkıp öküz altında buzağı aramaya soyunacaksınız.

Ha, ‘Yok ben en çok ayak oyunlarını severim, bunu da çok iyi oynarım, uygularım!’ diyorsanız, Allah cezasını verecek!

*

Meseleye gelecek olursam…

Ülke bir erken ya da vaktinde yapılacak seçime gidiyor. Şunun şurasında muhtemelen 10 ay sonra bakalım çocuk oğlan mı olacak, kız mı? Bakalım analar-babalar ülkeye hayırlı veletler yetiştirebilecekler mi?

Siz, ‘Vay be! Analar neler doğuruyormuş da haberimiz yok!’ diye avunup, nefes tüketip asıl gerçekleri görmezden mi geleceksiniz?

Tamam, sadede geldim; bakıyorum, kendini potansiyel milletvekili, il başkanı, teşkilat mensubu, muhtar, belediye başkanı yerine koyan hevesliler var. Her türlü oyunu mübah sayıp, bakalım kim kimi kafakola alacak, kim kimin oyununa gelecek, kim kime oyun oynayacak, kim kimi oyuna kaldıracak, kim kimin oyunu alacak?

*

Hay Allah, yazı gene uzadı, valla farkında değilim. Kapatıyorum ve son sorumu soruyorum!

Bu arenada, siyaseti kast ediyorum tabi ki; kim gerçek oyuncu, kim oyun kurucu, kim köçek belli olacak!

Bekleyip göreceğiz!  

Hadi, bırakın oyu’nu da işinize bakın!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol