Şimdi kalkıp kurum adı versem, ‘bak, bak! Vurmaya başladı…’ diyecek bazı zevzekler. Umurumda değiller de, sinek kadar değerleri yok da, neyse…

Susaklar, kraldan çok kralcı kesilenler, onun bunun çantasını taşıyarak, ispiyonculuğunu yaparak kendilerine makam edinenler…

Senin, benim vergilerimle,  paralarımla altına araba verilenler. Devletin, kurumun arabası ile Pazar günleri aileleri ile birlikte soluğu komşu illerde alanlar, eşlerini kuaföre, çocuklarını okula bırakıp, sonra da kul hakkını görmezden gelerek camide ön safta namaza duranlar…

Allah’tan korkmayıp kuldan utanmayanlar…

*

Evinin mutfak alış-verişini dahi kurumun arabası ile temin edenler… Sözüm size…

Hepsi yazılacak bunların…

Yolsuzluklarınız da… Tıynetsizlikleriniz, karaktersizlikleriniz… Zaman zaman bu sayfada dile getirilecek.

Susarsak da tırstığımızı, köşeye çekildiğimizi düşünecekler.

Oysa ne tırstık, ne köşeye çekildik.

Bakın, yine köşemdeyim, yazıyorum.

*

Kurumlara bakın, branşı olmadığı halde, ehliyeti ve liyakatı olmadığı halde işgal eden birçok kadın-erkek memur veya taşeron etiketli şefler, müdürler var.

Taşeron diyorum, torpilini bulan, babasının siyasi gücüne sığınarak Ankara’dan atamasını yaptıran çok çapsız, yeteneksiz, liyakatsiz kimseler koltukları işgal etmiş durumda.

Fransızlara bile rahmet okutan çok işgalci müdür, şef var. Bırakın yabancı dili, Türkçede bile otuziki yanlışı çıkan, kendini ve kurumunu ifade etmekten aciz, salak şeyler…

Nerede mi?

Nerede arıyorsanız, orada…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol