15 Eylül, Türk siyasetinin ve özellikle de ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi için milat olacak kadar, önemliydi ve tarihi bir gündü. bugün yani. Çıkacak karar ülke siyasetinin olduğu kadar, CHP’nin de geleceğinin şekillendirmesi açısından önem arz ediyordu.
Kurultayın ertelenip ertelenmeyeceği, mutlak butlan’ın gerçekleşip gerçekleşmeyeceği, tedbir kararı verilecek miydi, verilmeyecek miydi, herkes bunu beklerken, yani üç karardan birini beklerken, Kurultay Davası ertelendi ve duruşma 24 Ekim’e kaldı.
Onun için diyoruz, olursa Ekime, olmazsa gelecek yazbahara (ilkbahar) kalacak!
*
24 Ekime kadar hararetli günler yaşanacak. 1 ay 1 hafta daha CHP’yi konuşacak vatandaş. İnsanlar ekonomiyi, basketbolda Almanya karşısında şampiyonluğu kıl payı kaybettiğimizi, işsizliği, geçimi, emeklinin içinde bulunduğu ortamı, burnumuzun dibindeki ülkelerin yaşadığı iç savaşı, İsrail denen taşeron ülkenin Gazze’de çocukları katletmesi, komşularına saldırması gündemin dışına itilirken, varsa yoksa CHP ile yatıp kalkıyoruz.
Kapanacak mı, devam edecek mi, üç öğün yemek gibi önümüzde duruyor. Oku, dinle, seyret işin yoksa! Zamanın varsa da tartış dur!
*
Bu karardan sonra borsada fırtınaların kopacağı, altının zirve yapacağı, dövizin fırlama göstereceği (zaten fırlamanın önde gideni) beklenirken, millet bir yandan da yerelde belediyeleri konuşuyor, tartışıyor.
Her başkanım diyenin maşallahı var, yapmadığı bir şey yok. Gitmedikleri yer, sıkmadıkları el kalmadı, her şeyi biliyorlar, duyuyorlar, fakat ortaya somut bir proje, bir yatırım koyamadıklarından, rutin dışına çıkamadıklarından ‘çalmadan’ çalıştıklarını düşünüyorlar.
Biz de bekliyoruz, çalışırlarsa Ekim’de, çalışmazlarsa, gelecek yazbahara veya ekim'de yapılacak bir baskın seçimde görüşürüz diye umut ediyoruz.
Umut hakkımı kullanarak!





