banner1483

Cumhuriyet Halk Partisi, liderleri sayın Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere, 100’ün üzerinde milletvekili ile Erzurum’da bir gövde gösterisi yaptı. Onu da tarihteki meşhur Erzurum Kongresi’nin yıldönümüne denk getirdiler. Ulusal yazılı ve görsel medya, bunu tarihi ve büyük bir çıkartma olarak haberleştirdi, yorumladı.

Anlamlı olsun, mesaj yerine ulaşsın diye!

Peki…

Atatürk ve arkadaşları Erzurum’a giderlerken, Fırat nehri yakınlarında büyük bir kaya kütlesinin yolu kapattığını görürler. Kısa keseyim, kazmalarla, küreklerle kaya kütlesi parçalanır, yol açılır ve devam edilir.

Haziran sonu olmasına rağmen, bölge karla kaplıdır. Hava kararmaya başlar, yorgun otomobil gitmekte zorlanır. Çaresiz dağ başında sabahı beklemeye karar verirler.

Ulu Önder’in arkadaşlarının kiminde kaput (palto) var, kimilerinde yok. Hepsi biri köşeye kıvrılıp uyumaya çalışıyordu ki, gece yarısı Mustafa Kemal duyduğu ayak sesiyle irkilir ve ‘Kim o!’ diye seslenir. Yol ve kader arkadaşı, ‘Benim Paşam!’ der.

Mustafa Kemal bu defa, ‘Uyuyamadın mı?’ diye sorar. Arkadaşı, sırtında kalın bir şey olmadığını, uyursa donarak öleceğini söylemek yerine, ‘Nöbet tutuyordum Paşam!’ cevabını verir!

Sabah olduğunda, Mustafa Kemal yol haritasını çizmişti bile. Hedefi, memleketi kurtarmak değildi sadece, sonra ne, neler yapacaktı, onu planlıyordu kafasında.

Bunu niye anlattım!

*

Atatürk’ün kurduğu, inşa ettiği CHP’nin lideri ve milletvekilleri uçağa atlayıp Erzurum’a gittiler. Toplantı yaptılar. Siyasetin yol haritasını belirlemek adına. Bekledik ki bir manifesto (bildiri) açıklanacak, millet de öğrenecek. Köklü reformlar gibi mesela…

Gazetelerde okuduk, televizyonlarda dinledik, bilindik ve ezberlediğimiz sözler tümü. AK Parti şöyle kötü, böyle kötü, şöyle beceriksiz, şöyle aşağı, böle yukarı…

Ee, anladık! Anlatmanıza gerek yok ki, yaşıyoruz, okuyoruz yazılı ve görsel basında, çevremizden biliyor ve görüyoruz en azından. Hayat pahalı, mutfaklar yangın yeri, gençler geleceğinden endişeli, ekonomik sıkıntı herkesi vurmuş durumda.

Bütün bunar bilinirken, yazılırken, tartışılır ve konuşulurken hani reçete? İşte o yoktu.

Oysa doktora gidiyorsun, başım ağrısa deseniz de doktor en azından bir vermidon yazıp gönderiyor sizi. Başınızın ağrısı geçiyor muhtemelen!

O’na iyi doktor diyorsunuz içinizden!

*

Eleştirmeyin demiyorum! Eleştirin de, çözümü de beraberinde getirip koyun masanın üstüne! Sürekli eleştir, sürekli vur, nereye ve ne zamana kadar,

Seçime ne kaldı şunun şurasında!

9 ay… Oğlan mı olacak yavru, kız mı? Ama doğum 9 ay 15 günlük mesele. Tamam da 15 günü mü başıma kakıyorsunuz siz de!

Mustafa Kemal, o zor şartlarda, kit imkânlarda yoluna kararlılıkla yürürken, ne padişahı, ne halifeyi, ne de İstanbul hükümetini ağzını aldı.

Siz, hiç mi tarih bilmezsiniz!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol