Tuttum bu sözü.
Karnının doymayacağını bildiğin yerde sofraya oturmayacak, açlığını belli etmeyeceksin der gibi, bilmediğin yola çıkma der gibi, lafının yerde kalacağını bile bile kimseden bir şeyi iki kere isteme der gibi…
‘Bilmediğin köyün beri yanında yat’ demiş büyüklerimiz!
İnanmadığın, güvenmediğin kimseye borç verme!
Tanımadığın herhangi bir kimseye, sırrını verme, kefil de olma! Dostun da olsa her sırrını ifşa etme, aklına geleni söyleme, deme! Onun da dostu vardır, gider o da ona söyler, kondura kondura, sonra söylediğine pişman ederler adamı.
*
İki kere iki dört eder. Matematik kuralı bu. Değil, bazen etmeyebiliyor. Hani gariban çocuk işe girecek, patron sormuş, ‘Söyle bakalım delikanlı, 2 kere 2 kaç eder!’
Delikanlı işe girecek ya, biraz da kurnaz; ‘Siz kaç olmasını istiyorsunuz efendim!’ der.
İşe girer.
Onun gibi, niteliğini bilmediğin sayıyı kullanmayacaksın!
Her duvar kenarına işemeyecek, her işe burnunu, her deliğe parmağını sokmayacaksın! Her lafa inanmayıp, tanımadığın, tanıdığını zannedip, ısrar ve inatla birine arka çıkmayıp, çapsız, özgül ağırlığı olmayan birinin peşinden gitmeyeceksin!
Davar güt, koyun güt, ama adam gütmeyeceksin!