Çarşı dediysem Trabzon Bulvarını söz ediyorum. Şimdi çarşı da kalmadı, karşı da… Depremde her yer yerle yeksan olurken, canlarımızla birlikte birikimler, hatıralar, hayaller de enkaz altında kaldılar.

Çarşıda ayakta kalabilen birkaç apartman, işyeri de ne yapacağını bilemiyor.

Aslına bakılırsa kimsenin bir şeyler bildiği, söylediği yok.

Herkes birbirine mel mel bakıyor. Ben şöyle olacakmış desem, herkes inanacak. Bizi yönetenlere inanmak, güvenmek olmayınca, kalmayınca, mahallenin delisi sanki benim ya, iş başa düştü diye soruyorum; ‘Trabzon Bulvarı üzerinde işyerleri olup da hafif-orta hasarlı olanlar için ne düşünülüyor?’

*

Aradan tam 3 ay geçti. Binalar, iş yerleri ağır hasarlı ise eyvallah, yapacak bir şey yok.

Fakat az-orta hasarlı olanlar için sahipleri kararsız beklemede. Yıkılacak mı, istimlak mı edilecek, yıkılanların yerine yenisi hak sahiplerine verilecek mi?

Belirsizlik var.

Bu belirsizlik her geçen gün artıyor, işyeri sahipleri neye karar verecekleri konusunda tereddüt yaşıyor, müsbet menfi haberler bekliyor.

Onlarda ona göre rota belirleyecek, güzergâh çizecek. Kalacaklar mı, gidecekler mi bu belirsizlik içinde umutsuzlukları kata be kat artıyor.

*

Depremin ilk günlerinde, acemi, stajyer mühendisler geldi, her işyerine, her apartmana ‘ağır hasarlı’ raporu verdi, gitti. Oysa tutarlı, kararlı davranmadılar, apartmanların röntgenini çekmediler, kendilerini kurtarmak için her yere ağır hasarlı raporu verip insanları tedirgin ettiler, huzursuzluk deryasında yüzdürdüler.

Başka şehirlere gitmeleri bundandı çoğunun.

*

Son olarak, yetkililer bu meselede açıklama yapsalar, insanları rahatlatsalar, güven ve teminat verseler, vatandaşlar da ona göre işyerlerini güçlendirirler, tadilatlarla yeniden normale dönme adına hayata tutunurlar, geçimlerini sağlarlar. Ve sahipleri kadar çalışanları da rahat bir nefes alırlar!

Susmak, aydınlatmamak nereye kadar sürecek!

Farklı sesler, asıllı—asılsız iddialar, dedikodu ve fısıltı gazetelerine insanların tahammül etmeye ne zamanı var, ne imkânı ne de gücü!

Ve de sabrı.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol