Hayatta dosdoğru olduktan sonra, Allah için karar verdikten sonra, Nuh (a.s) gibi, tüm sevdiklerin peşinden gelmese bile, yeryüzünde tek başına kalsan bile, haktan ayrılmayacaksın, Allah’a giden yolda yürümeye devam edeceksin…

Vazifeni hakkıyla yaptıktan sonra, sadece önüne bakacaksın, arkana asla bakmayacaksın…

Yürüdüğün yol, Allah’ın helal kıldığı yol ise, sadece yürüyecek ve sadece Allah’tan yardım isteyeceksin…

Haksız ve haram olan bir yolda yürümeye devam etmektense, zirve olmaktansa, doğru yolda, doğru kararla, doğru adımlarla yürüyüp zerre olmayı tercih etmek, en akıllıca olanı ve Müslümanca duruşun ve yürüyüşün gereğidir…

*

Necip Fazıl Kısakürek üstadımızda öyle demiş;

Utansın

Tohum saç, bitmezse toprak utansın!

Hedefe varmayan mızrak utansın!

Hey gidi Küheylan, koşmana bak sen!

Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!

Eski çınar şimdi Noel ağacı;

Dallarda iğreti yaprak utansın!

Ustada kalırsa bu öksüz yapı,

Onu sürdürmeyen çırak utansın!

Ölümden ilerde varış dediğin,

Geride ne varsa bırak utansın!

Ey bin bir tanede solmayan tek renk;

Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın!

*

Evet, düşüncen Allah içinse üzülme, hüzünlenme…

Yürüyüşün ve yaşantın Allah içinse, sağlam adımlarla yürümeye devam et, Allah yolunda…

Ve peygamberlerin şu dualarını yaparak ve hissederek, rabbine kavuşmayı bekle; “Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra, bir daha kalplerimizi caydırma (ayaklarımızı kaydırma), bize katından rahmet ve inayet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sensin Sen.”

Rabbim göğsümü genişlet ve işimi kolaylaştır.”

“Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!”

Bazı insanlar, sadece serbest ve günah dolu bir hayatı yaşamak için, hakka ve doğruya yanaşmıyor…

Dünya hayatı geçici bir hayattır…

Ahiret hayatı ise, kalıcı ve sonsuz bir hayattır…

Bu sebeple hiçbir doğruyu ertelemeyelim, Allah’ın emrine sımsıkı sarılalım…

Ölüm gelmeden önce Rabbimiz olan Allah’a yönelelim…

Allah’ın tüm emirlerine sımsıkı sarılalım…

*

Evlerimizde çocuklarımız günahlar içerisinde büyümeye devam ediyor…

Farkında bile değiliz, büyüdükçe büyüyorlar…

Namazdan uzak bir nesil yetişiyor… Çocuk yaşta kız çocuklarımız, boya ve cilalı bir şekilde ve açık kıyafetlerle caddelerde boy gösteriyorlar…

Sonuç olarakta, ortaya anne ve babasına itaat etmeyen, isyan eden bir nesil ortaya çıkıyor…

Nesillerimiz ne zaman namaza başlayacak, ne zaman dışarda değil de, evinde, sadece eşine karşı süslenecek ve itaat edecekler?…

Ölüm gelmeden önce, yaratıcımız, rızık vericimiz, gözetleyen Allah’ımıza dönme vakti gelmedi mi?…

*

Deprem günü bir saniyede düşündüğüm şuydu; “Ya rabbi, bugüne kadar kimsenin hakkını yemedim, senden başka hiç kimseye kulluk yapmadım, eksiklerim ve hatalarım olsa da senin rahmetine sığınıyorum, beni affeyle, sana geliyorum…” diyerek dua ettim…

Evet, ölüm anı yaklaştığı zaman, insan Rab’bini daha iyi idrak ediyor ve O’na gönülden tam olarak yöneliyor…

Şu mübarek bayram günlerinde tefekkürümüzü ve şükrümüzü artıralım…

Ne mutlu Allah’a yönelenlere…

Bayramınız mübarek olsun…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol