Düşünmek insani bir duygu. Düşünerek hareket eden başarı hikâyesi yazar, düşünerek yola çıkan aç-açıkta kalmaz, düşünerek bir işe soyunan zarar etmez.
Ama paldır kültür hareket edip, rastgele ve ani kararla tutum sergileyenler, düşünmeden konuşanlar, genellikle hayal deryasında yüzmek bir tarafa, hüsran yaşamaya mecbur ve mahkûmdurlar.
Siyasette de böyle, ticarette de…
Atalarımızın güzel bir sözü var, ‘düşün oğul düşün, at alınmaz kışın!’ çünkü kış mevsiminde atların bakımı zordur, zahmetlidir, masraflıdır. Yorar insanı.
Düşünmeden hareket eden yolda, aç ve açıkta kalmıştır. Düşünmeden söz söyleyen karşısındakini kırmıştır, ki öylelerine patavatsız da derler, düşünmeden biriyle ortaklık kurmuşsan, ezbere hareket edip istişareden kaçınmış isen, ne huzur bulabilirsin, ne kazanç!
Harcadıklarını, emeğini, imkânlarını yok sayacaksın!
*
Bu başlığı nereden aldığıma, kimden esinlendiğime gelince…
Geçenlerde Madoevi’ne gitmiştim, kasa arkasında duran yönetim kurulu üyesi sevgili Atilla Kanbur’a sordum, sordum çünkü düşünceli, dalgın bir hali vardı. Her neyse…
Sordum; ‘Atilla bey ne düşünüyorsun!’
Hiç beklemediğim başlıktaki sözü söyledi.
Manidar geldi bana.
*
Düşünmek iyidir. Hafızayı tazeler, zihni güçlendirir. Muhakeme yapma imkânı sunar.
Biriyle ortak olurken iki kere düşüneceksin.
Sevdiğini zannettiğin biriyle evlenirken üç kere düşüneceksin.
Güvenmediğin birine hasbelkader borç verirken dört kere düşüneceksin.
Anneye, baba, ustaya, öğretmene, büyüklere bir cümle sarf ederken beş kere düşüneceksin.
Ağzından çıkanı kulağın duyacak!
En önemlisi de, akraba ile dostum dediklerin ile, en yakınındakiler ile ortaklık iş yapacaksan 50, kardeş kardeşle ortaklık yapacaksanız da 150 kere düşünmeniz gerekiyor. Mecburen, mecburiyetten!
*
Düşüneceksin. Düşünmeden sarf edilen söz, hareket ve tutum, nişan almadan ateş etmeye benzer. Mermi dönüp dolaşıp sana gelebilir, yani ters tepebilir.
Fakat askere giderken düşünmeden ‘hadi eyvallah, kutsal ocağa gidiyorum!’ diyeceksin.
Vatan sana emanet koçum!