banner1483

Her şeyi, her yeri bizden çok daha iyi bilen, bildiğine inandığım Google babaya sordum, ‘Ne demek müptezel?’

Cevap verdi, ‘Bilmiyormuş ayaklarına yatma, benden iyi biliyorsun da, beni mesnet göstereceksin yazına. Uyanık seni!’ demesin mi?

O da konuşmaya başlamış, hem de büyük harflerle…

Tamam da, bir de şu sıralar özellikle siyasilerin dilinde dolaşan o sihirli, o melun, o çirkef kelimenin günümüz dilinde ne işi olur diye düşünmedim de değil iken, bu çorbada benim de tuzum bulunsun kabilinden iki kelime kelam etmeyi kendime asli görev saydım.

Eh, mahallenin delisi olunca, zaten her zor işi bana yüklüyorlar, elim mahkum!

*

Bizim bildiğimiz, anladığımız tariften başka anlam yüklemiş mi diye Google babaya başvurunca, karşımıza şu anlamı çıktı, ‘saygınlığını yitirmiş, bayağılaşmış. Çokluğu dolasıyla değerini yitiren, değersiz…’

İyi güzel de durup dururken nereden çıktı bu müptezel tartışması, kavgası. Anlamına bakarsan, yanına yaklaşılacak, ağza alınacak, selam verilecek kelime değil.

Sonra…

Kim saygınlığını yitirdi benim ülkemde, şahsım şehrinde?

Kim ya da kimler bayağılaştı, kim ya da kimlere değerinden bir şeyler kaybetti?

*

Tabi bu aşağılayıcı kelime ortalığa kabak gibi yayılınca, herkes birbirine verdi veriştirdi, cevap yetiştirdi, siyasi malzeme haline geldi, muhatapları ne dedi bilemeyiz de, şehir birkaç gündür bu kelime ile uğraştı durdu.

Gündem oluştu birden bire… Zaten bizim derdimiz bize yetiyordu, bir de müptezel tartışması çıktı başımıza.

Yeter ki birinin ağzından çıksın, ‘Yok sen daha çok müptezelsin, hayır bu konuda kimse senin eline su dökemez, en büyük müptezel sensin, senin üstüne müptezel tanımam!’ gibi cevap hakkı doğurmaya kadar uzanan, tartışmanın-kavganın fitilini ateşleyen dil ve kelime kavgasında, tartışmasında ölçü iyice kaçınca, kusura bakmayın, ben aradan çekiliyorum!

Saha, tartışma ve kavga sizin olsun, sizi baş başa bırakıyorum!

Her kim ya da kimlerseniz!

*

Yazılı ve görsel basın yanında, sosyal medya mecralarını da ayar verilmeye  çalışıldığı, dezenformasyonun deli fişek gibi yaygınlaştığı günümüzde, ne gerek vardı böyle kelimelere.

Rastgele birine söylesen, belki anlamını bile bilmez, iltifat zannedip teşekküre kalkışır!

Ama şimdi öyle değil. Şu bir-iki haftadır yerele ve ulusal siyasetteki yerini koruyunca, zirveye tırmanınca, herkes birbirinin kalibresini kantara çekti. Herkes ağzından çıkanı kulağı duyacak şekilde konuşmaya başladı.

Ne olur ne olmaz diye!

İşin sonunda Üngüt’e gitmek var!

Sonra, doğru da olsa her şeyi her yerde söylemeyeceksin. Sonra ağzınıza biber sürerler!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol