banner1483

Şeyhadil’deki babama sordum, ‘Vallahi benim alakam yok, ben yönetmiyorum oğlum!’ deyince, bana bir telaş düştü, derdi beni gerdi ve araştırmaya başladım. Aslına bakılırsa bu meseleye senelerdir kafamı meşgul ediyor, zihnimi allak bullak etmeye kâfi geliyordu?

Bir avuç kişiden oluşan dernek, adeta krallık kurmuş, yaptırım gücünün büyük olduğunu düşünen, sendikayı bir silah, bir kalkan gibi kullandığını zanneden, aslında eğitimi çok da umursamayan bir avuç sendikacı koskoca bir eğitim camiasını nasıl yönetirdi?

Aklım, havsalam alacak gibi değilken, dün MADO Okulu’nda, kahvaltı esnasında İl Milli Eğitim Müdürü sayın Yusuf Kahraman’a sordum.

Salonda herkes birbirine baktı. Acaba müdür ne cevap verecekti?

Mesele ehliyet ve liyakat. Hani her yerde aradığımız, ama bir türlü bulamadığımız, ulaşamadığımız kavramlar. Hani dilimize pelesenk ettiğimiz, her fırsatta ifade etmekten yorulmadığımız, çekinmediğimiz mesele. Müdür sevgili Yusuf Kahraman’a, kurumda atamalarda, görevlendirme ve tayinlerde bu kavramlara riayet ediliyor muydu?

Soru gayet basit. Üstelik de üniversite sınav sorusu değildi, bir ilkokul öğrencisinin dahi verebileceği sıradan soru…

İyi niyetinden kuşku duymadığım, üstelik de fark ettiğim ve edindiğim istihbarat kadar yazıyorum, camiada sevilen isim sevgili Kahraman duraksadı bir ara. Sanki derin bir ah çeker gibi, soluksuz bir iç çeker gibiydi.

Sanki ‘Mehmet abi, yarama dokundun, kalbimi mi okudun?’ der gibiydi.

Yanındaki mesai arkadaşlarına baktı, şöyle bir etrafa göz gezdirdi, sonra da net ve somut şekilde ifade etmedi, cevap veremedi ama yüz ifadesinden, (Çünkü hemen yanında oturuyor ve cevabı verirken gözlerimle onu analize çalışıyordum) bir endişesi, bir kaygısı ve korkusu demeyeyim de sebebi kendince malum huzursuzluklar içinde olduğunu hissettim.

*

Aslında birçok önemli konulara temas etti sayın Müdür. Göreve başladığı 9 aydan bu yana geçen sürecin bir fotoğrafını çekmişti. Çekmişti ama dersine de iyi ç alışmış talebe gibiydi, hazırlıklıydı.

Doğrusunu isterseniz, dün de kendisine ve haziruna söyledim, kendisine on üzerinden on puan verdim. Okul Müdürü sevgili Mehmet Gültekin’e de… Karne notlarıydı benimkisi.

Ha, genelde sıkıntı var mı, dinine kadar. Sadece milli eğitim camiasında mı, tabi ki, elbette ki hayır! Çürüme, dezenformasyon ahtapot gibi sarıp sarmalamış içimizi, kurumları. Ne ehliyeti, ne liyakati, ne adaleti?

*

Peki, müsebbibi kim? Liyakatsizliğin, haksızlığın, hukuksuzluğun, usulsüzlüğün…

Babama sordum, “Beni karıştırma, ben değilim, suçlu arıyorsan, günah keçisi ilan edeceğin biri varsa, ki sen kim, kimler olduğunu bal gibi biliyorsun, lakin bulaştırma beni bu işlere” diye haber gönderince Şeyhadil’den, sorumlu siyasetçileri, milli eğitim camiasından elini ayağını, dilini ve baskılarını çekmeyen sendikalar geldi gözümün önüne!

Dedim ki…

Allah sizi bildiği gibi yapsın!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol