Bazen en yakınında olanı arar da bulamazsın, ona buna sorarsın. Oysa elini uzatsan değecek gibisin de, bazen gözlerin görmeyebiliyor. O gözler sana oyun oynayabilirler. Bir rüya görür de uyanamazsın ya, belki de öyle bir şey lobiyi nereye koyduğun halde bulamayışın!

Şarkıdaki gibi, iki gözüm seni görmedi farz et diyeceğim de, ara ara şu bizim Maraş lobisini aramadan, sormadan yapamam.

*

Geçenlerde uçakla Ankara’dan geliyorum. VİP’de, sayın Ali Öztunç ile beraberim. En önde.

Hava muhalefeti sebebiyle uçağımız havada kim bilir kaç tur attı, nihayetinde kim bilir kaçıncı kez Gaziantep’e indi. Pilot teknik bilgiler de verdi, yani havaalanımızda ILS cihazı olmadığı için, içinde engellilerin, hastaların, yaşlıların, işadamlarının ve öğrencilerin olduğu uçağımız Gaziantep’e indiğinde hava hem soğuk, hem müthiş derecede kar yağıyordu.

Ama uçak indi. Gaziantep lobisi mi ağır basmıştı, yoksa pilotun inmeyi canı mı istememişti, bizim Maraş lobisi nereye gitmişti, nereye konmuştu da bulamadık bir türlü!

Duyan, bilen varsa yerini söylesin, çıksın ortaya. Kaybolduysa gazeteye ilan verelim.

*

Çektiğimiz rezilliğin haddi hesabı yok. Oysa bu meşhur ILS cihazı bir senedir aha takıldı, aha takılacak. Hatta öyle ki, bir zengin işadamı bile üstlenmiş, ’o iş bende!’ demiş, fakat arkası gelmemişti. O gün kime kıyak çektiyse artık, unuttu gitti.

Senelerdir Ankara’da, Türkiye sathında güçlü bir lobimizin olmadığından yakındık durduk. Kendimiz çaldık, kendimiz oynadık. Yazdıklarımızı, haykırışlarımızı bizden başka duyan olmadı, ipleyen de…

‘Yazarlar, konuşurlar, sonra unuturlar!’ mantığından olsa gerek, geldik bugünlere. Bir iki damla düşse gökyüzünden, biri hafif yel esse, uçaklarımız ne inebiliyor, ne kalkabiliyor. İşin yoksa, rezillik de parayla değil nasıl olsa, git komşu vilayete, oradan bin. Kimin umurundasın!

Araban var mı, imkânın yeterli mi diye soran, araştıran, sorgulayan yok!

*

Uçakta bir de siyasetçi vardı. Milletvekili… Aramızdaki diyaloğu yazacak değilim. Yazsam kimse anlamayacak, üzerine alınmayacak, vurdumduymazlık da diz boyu olduğu için, ancak söylediğimle kalacağım.

Sahipsiz, kadersiz, talihsiz şehir Maraş!

Başta siyasileriyle!

Ne zaman bir bakan geldi, tam tekmil kadro hazır. Takım elbiseler giyilmiş, kravatlara takılmış, ayakkabılar boyalı, iki ayak da ödün çalıp koş havaalanına; ‘Sayın Bakanım hoş geldiniz!’

Söylenecek, yazılacak çok şey var da, boş ver!

Nokta!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol