banner1597

Bayramın üçüncü günündeyiz. İmkânı olanlar, kurban kesenler kadar imkanları olmayıp kesemeyen aileler de çoktu.

Her bayramda olduğu gibi, özellikle kırsal kesimden ve doğu illerinden şehrimize kurbanlıklar getirilir, satılır, kesilir, Allah kabul etsin dilekleriyle dini vecibe yerine getirilir.

Bayramdan günler önce büyükbaş ve küçükbaş hayvanların fiyatları neredeyse canlı 300 lira ve üzerinde seyrederken, ne hikmettir, ne gariptir ki, bayramın üçüncü gününe gediğimiz şu günlerde, getirdiği malları satamayan vatandaşlar çoktu.

Ve ister büyükbaş olsun, ister küçükbaş, kilosu 200 liraya kadar düştü.

Getirenler, zaten maliyetleri de göz önüne alarak ellerinde kalan malları götürmek yerine,  ucuz pahalı demeden ellerinden çıkartmayı, ya kasaba vermeyi, ya da vatandaşa kilosu 200 lira ve aşağısına vermeyi düşünürken, her şeye rağmen ekonomik zorluklar sebebiyle kurban kesemeyenlerin sayısı oldukça fazladı.

*

Araçlarıyla, ya da kiraladıkları kamyon, pikap her neyse örneğin 100 koyun-keçi getiren, ancak yarısını satabildi. Diğerleri elinde kaldı. Neden? Çünkü vatandaşın alım gücü yoktu! Bir kurbanlıkla iş bitmiyordu aile için. Bu gerçek. Götürse getirdiği yere maliyeti ve sıkıntısı daha büyük, zaten pazarlık sünnet diyen vatandaşlar daha ucuza düşürmek için el-kol sallamaktan kolu koparken, ‘bu yıl da zarar ettik!’ demekten kendini alamayan kurbanlık satıcıları, artık bu işi yapmayacaklarını, sürekli zarar etmekten bıktıklarını söylediler.

Ülkemizde hayvancılık yeteri kadar destek görmüyor, üreticiler, yani besiciler gerekli destekten mahrum iken, olanlar da besiciliği bırakmayı düşünüyor. Haberlere yansıyor zaten bunlar, bizler de mal pazarında gözlerimizle gördük, duyduk bunları.

İsyan had safhada.

*

Yem pahalı, nakliye hakeza, ee, kendi ailesinin geçimi de var, besici ne yapsın bırakmasın da. Bu zor ekonomik şartlarda besicilik yapmak, uzaklardan getirip şehirde mal satmak yürek ister, cesaret ister. Ama ne yapacak, geçimi o, işi o. Mecburen katlanıyor. Çünkü başka yapacak işi yok garibimin. Zaten mera kalmadı, betonlaşma ve imar köylerin içine kadar girdi. Dedik ya, yem alabildiğine pahalı, ne yapacak besici, mecburen elindekini ucuz demeden elden çıkartmaya bakacaktı.

Zarar ediyor, çocuklarının nafakası gidiyor. Evin geçimi, çocukların eğitimi, sağlık giderleri derken, besici zorda. Ekonomik güçlük içinde yaşayan vatandaş, eskiden birden fazla koyun veya keçi keserken, şimdi birini bile kesememekten yakınıyor.

*

Peki sonuç. Ne olmalı, ne yapılmalıydı?

Besici zarar ediyor, bu kesin. Mal elinde kaldı, satacak müşteri bulamıyor, bu daha güçlü bir sebep. O vakit, belediyelerin sosyal belediyecilik kavramı devreye girmeli, malı ellerinde kalan besicilerin hayvanlarını alıp keserek, kesemeyen, ihtiyacı olan halka bedava dağıtmalıydı.

Ha, bunun bir maliyeti yok mu, elbette olacak. Eh, belediyecilik sadece asfalt, yol, kaldırım, kilit parke değil ki. Bu işin bir de sosyal belediyecilik yanı var. Şayet dediğimiz gibi belediyeler malı ellerinde kalan besicilerin hayvanlarını alıp kesseler, garip gurubaya dağıtsalar, bir bayram da onlar eder, besici de gelecek yıla bu işi yapmama adına yemin etmez, mesleğini sürdürmekten de keyif alır, bayramın ruhunu hep birlikte hissederdik!

Bir kere daha mübarek kurban bayramınız kutlu oysun!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol