Muhalefet kanal SZC Televizyonunu izliyorum. Ara ara izlerim. Salı günü, ana haberde sunucu Fatih Portakal, 6 Şubat depreminin yıldönümü sebebiyle Kahramanmaraş’ta bulunan, hadiseleri, insanları tahlile çalışan Can Coşkun’a bağlanıyor.

Soruyor Fatih Portakal; ‘Kahramanmaraş nasıl, kendini toparlayabildi mi, şehir ayağa kalkabildi mi?’

Gecenin bir vaktinde, Can Coşkun şu cevabı veriyor; ‘Depremden en çok etkilenen Kahramanmaraş’ta gördüğüm manzara şu, şehrin her tarafı şantiye alanı gibi. Hatay’a nisbeten bir toparlanma, ayağa kalkma var! İhtiyaçlar karşılanmış durumda!’

Portakal tekrar soruyor; ‘Peki esnafın durumu ne alemde, onlar hayatından memnun mu, esnaf kendine gelebildi mi?’

Muhabirin cevabı olumlu, müspet; ‘Esnaf da hayatından memnun. Gördüğüm, konuştuğum insanlar şehrin kendine gelmesinde, toparlanmasından umutlular! Yan Kahramanmaraş’ta yaralar sarılmış, sarılmaya devam ediyor!’

Ben bile şaşırıyorum muhalif bir kanalın şehrime dair olumlu düşüncelerini dinlemekten.

*

Bu arada, Hatay’a bağlanıyor, depremin ortasında izlenimlerini söyleyen İsmail Saymaz, CHP’li Belediye Başkanı Lütfü Savaş için ‘Lütfü istifa…’ seslerini veriyor ekrana.

Halk isyan halinde, tepkiler çığ gibi, protestolar dinmiyor. Öyle ki, depremin yıldönümü sebebiyle Hatay’a gelen CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na da Lütfü’yü yeniden, tüm tepkilere rağmen aday göstermesinden ötürü tepkililer. Kalabalık arasında zor hareket ediyorlar. Protestolar dinmiyor, halkın öfkesi kabarık, bağırıyor; ‘Lütfü istifa!’

Bu arada, Hatay halkı açıklamalarından ötürü Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı da yuhalıyor. Keyfinden değil mutlaka.

*

Kahramanmaraş da Hatay gibi depremde en çok hasar gören, en çok can kaybı yaşanan şehir iken, hiç kimse Hayrettin Güngör için ‘Hayrettin istifa’ demedi.

Tepki göstermedi. Eylem yapmadı, protesto girişiminde bulunmadılar.

Çünkü depremden bu yana hem krizi mükemmel yönetti, hem de şehri ayağa kaldırmak için elinden gelen gayreti gösterdi.

İyi niyetinin, gayretinin, insanların yaşama tutunması için gösterdiği çabanın karşılığı da biliyorsunuz yeniden aday gösterilmemek oldu.

Bir Hayrettin Güngör’e bakın, bir de tepkilerin odağındaki Lütfü Savaş’a. muhalif kanal gerçeği görüyor, siz başınızı kuma gömüyor, gözlerinize bant çekiyorsunuz!

*

Hadi Hanefi Mahçiçek Başkanı yaş haddinden yeniden aday göstermediniz.

Göksun’da Hüseyin Coşkun Aydın yerinde kaldı. Eyvallah! Peki, Osman Okumuş’un, İbrahim Yılmazcan’ın, Mehmet Fatih Güven’in ve Mehmet Gürbüz’ün suçu, günahı neydi? Ne günah işlediler de kapının önüne kondular, biri bunu izah edebilir mi?

Başarılı olmak, dürüst olmak mıydı tek suçları? Bize iş tutacak değil, iş yapacak adamlar gerek!

Açmayın kutuyu!...

Daha söylenecek çok şey var da, yerim dar!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol