Geçmişte, her Osmanlı padişahlarının günümüze kadar uzanan hayat hikâyelerinden kesitler aktarılır günümüzde.
Tarih okuyanlar, dersine girenler bilir, Osmanlı’da bir dönem Lale Devri yaşandı. III. Ahmet de bu dönemin Lale Devri Padişahı olarak yazılır. Şatafat ve saltanatla geçen 12 yılın ardından Patrona Halil isyanı baş gösterdi ve padişah da tahttan indirildi.
*
Padişahlar kadar günümüzdeki başkanların da bir dönemi oluyor. Dün padişahlar neyse, bugün de bizleri yöneten, diğer adıyla belediye başkanı dediğimiz yerel yöneticiler var. Babadan oğula geçen miras gibi değil, seçilmiş insanlar.
Geçmişte çok başkan dediğimiz kimseler lale devrini yaşadı. Ağzından çıkan kelimeler, cümleler kanun hükmünde kararname sayıldı, ekibi ile kendince hizmet etti, kimisi takdir edildi, kimileri de gidince arkasından teneke mi çaldı, davul mu çaldı bilemem, yalnız bildiğim şu ki, sevincinden göbek atanlar oldu.
*
Bir şarkı vardı, ‘Lale Devri çocuklarıyız biz!’ diye.
Şimdi Lale Devri başkanları moda. Baksanıza, geçmişte seçimlerde CHP’den belediye bakanı seçilen arkadaş, ‘iktidardan hizmet alamam, vatandaşlarıma karşı mahcup olurum’ diyerek iktidara yanaştı, yani AK Parti saflarına karıştı.
Devam etseydi alır mıydı, alamaz mıydı, bilemem. Ancak bakıyorum, iktidardan değil, muhalefet partilerinden seçildiği halde başarılı olan belediye başkanları var aramızda, örnek göstersem ve isim versem şık düşer mi bilmiyorum da, o vatandaşa büyük ozan merhum Aşık Mahzuni Şerif’in türküsü ile cevap vermek istiyorum, ‘Aklım nereli, deli miyim ben!’
*
Seçimin üzerinden neredeyse 15 ay geçti, bakıyorum, ki sizler de farkındasınız, bazı belediye başkanları lale devri padişahı gibi maşallah ve suphanallah! Aman Patrona Halil İsyanı gelmesin, istemem de, birader sizler de biraz kımıldayın, harekete geçin!
Ben bu lale devri dönemini lay-lom devrine benzetiyorum. Çabuk geçer. Madem seçildiniz, madem size inanan, güvenen insanların onayını, oyunu adınız, karşılığınız var mıydı yok muydu, onu vatandaşa sormak lazım, lale devrinden çıkın, lay-lom dönemini geride bırakın, işlerinize odaklanın.
*
İlçeler…
Belediye başkanlarına bakıyorum, büyükşehir ne yaptıysa, TOKİ, Emlak Konut ve EPP ne yaptıysa, onlarla avunuyor, teselli buluyorlar.
Büyükşehir her yerde ya, Fırat Görgel Allah esirgesin parti arımı yapmadan, ‘o bizim mahalleden değil’ diye düşünmeden, ‘onlar karşı takımın oyuncuları’ demeden her ilçeye, her seçilmiş başkana eşit mesafede davranıyor, yaptıklarını zaten biliyor, görüyor herkes, ama o ilçenin başkanları park-bahçe temizliği, muhtar ziyaretleri, çocuklarla oyuncak dağıtma, esnaf ziyaretleri, bir küçük çocuğu kucağa alıp sevmeler, göstermelik market (fiyat-etiket) denetimleri, bir iki yerde kaldırım değişikliği, senelerdir bir türlü bitmeyen kilit parke döşeme hadiseleri, ha lale devri, ha lay-lom dönemi.
*
Bu günler çabuk geçecek! Mecburen. Çünkü halkın beklentileri çok. Hem de çok büyük.
Burnumuzun dibinde bir de savaş yaşanıyor. İsrail ile İran birbirine saldırıyor, zarar veriyorlar ülkelerine. Bölgedeki bu savaş, sosyal hayatımızı, ekonomimizi ne derece etkiler, göreceğiz. Göreceğiz de zamlarla birlikte o size oy veren vatandaş kitlesi de tepenize öyle bir binecek ki, indirmek için gücünüz yetmeyecek ve zamanınız olmayacak!
İsyanla tahttan indirilmek istemiyorsanız, kılınız kıpırdasın biraz! Bahanelere sığınmadan, mazeret üretmeden.
Çünkü belediyeler, makamlar ağlama duvarı değil.





