KSÜ’ye rektör kim olur, kim olmalı?

03 Eylül 2022, 17:21

314 kez okundu.

Birkaç gün sonra görev (6 Eylül) süresi dolacak olan KSÜ Rektörü sayın Prof. Dr. Niyazi Can koltuğu bir başkasına devredecek. Ha, yeniden seçilir mi, koltuğunu korur mu, yeniden siyasi irade kalmasından yana tutum sergiler mi, bilemem…

Bildiğim şey, gidici diyorlar. Deseler de kalması büyük bir ihtimal. Mevcutların en iyisi, en başarılı, en düzgünü...

Çünkü tepkileri, şimşekleri üzerine çok çekti diyorlar. Tabi çekecek. Çalışan insan birileri tarafından mutlaka baltalanacak, engellenecek, ters yüz edilecek. Tüm kurumlarda bu hastalık varken, Biliyorum, siyasi irade dahi gitmesinden yana. Akademik kariyerine bir sözüm olamaz. Şahsiyetine de. Beyefendi, güler yüzlü. Ancak akademik camiada sevilen biri olmadığını sağır sultan bile duymuşken, siyasilerle, basın camiası ile iş dünyası ile yıldızının barışmadığı da iddia edilse de, ben bu eleştirilere, bu haksız yorumlara katılmıyorum.

Kendi adıma yazıyorum, ne zaman arasam telefona çıkar, sorularıma cevap verir, nezaketini koruyarak yardımcı olmaya çalışır.

İmkânlar ölçüsünde zaman zaman basınla da bir araya geldiği çok olmuştur.

Olmuştur ama bu onun en büyük eğitim-öğretim camiasına katkı sağladığı anlamına gelmiyor işte. Ama sevgi başka bir şey. Sanki öğretim üyeleri, öğrenciler ile bir sorunu varmış gibi, uyum sorunu çekiyormuş gibi his, yani algı yaratılmaya çalışıldığını da biliyorum.

Hak ediyor mu bunu, kesinlikle hayır derim!

Ama dedim ya, sevgi başka bir şey.

Kendini sevdiremedi galiba. Kendini sevdirmenin nasıl bir yolu varsa, sihri, yolu yordamı varsa, birileri iyi niyetinden hiç bir zaman kuşku duymadığım sevgili hocama anlatsın derim.

Başvuru 26 Ağustos itibariyle bitti. Şimdi mülakatlar, kulisler, telefon trafiği, araya birilerini koymalar, referanslar ve iletişim hareketliliği…

Prof. Dr. Kadir Saltalı ile Prof. Dr. Zekeriya Pak’ın adı geçiyor dediler, Cumhuriyet Kokteylinde bizzat söylediler, “Hayır, Can’ımız varken, bize aday olmak yakışmaz!” demiş, vefasını, saygısını öne çıkartmışlardı.

Prof. Dr. Orhan Doğan’ın adı daha sıklıkla geçiyor ve herkes onun rektör olacağına inanmış gibi.

Bir de uzun seneler tanıdığım isim, Prof. Dr. Hafize Öksüz var. 22 senedir KSÜ camiasında. Bugüne kadar 5 rektörle çalışmış. Çok istekli, çok heyecanlı. Konuştum da kendisiyle.

Bunun yanında, şehir dışından, yani memleketimden olmayan isimlerin de rektörlük için başvurdukları, mülakata çağrılacakları konuşulanlar arasında.

Tamam, sayın Prof. Dr. Can gidecek diyorsunuz da yerine kim gelecek. Tabi kararı verecek olan önce YÖK, sonra sayın Cumhurbaşkanı. Son sözü sayın Erdoğan söyleyecek!

Şahit de olduk, en çok oyu alan değil, YÖK’e ismi dahi bildirilmeyen, hatta mülakata bile katılmayan adaylardan birisi Rektör olarak atanabiliyor. Ve o da daha önceki örneklerinde gördüğümüz, okuduğumuz üzere, AK Partili olacak. Başka düşüncede olanların şansı sıfır.

Seçim, adayların aldıkları oy, mülakat hepsi hikâye. Bunlar belirleyici olmuyor artık. Usulen. Dostlar alışverişte görsün misali.

Ya da formalite adet yerini bulsun!

Buraya kadar tamam, sıkıntı yok da, kim yeni koltuğun sahibi olmalı. Demek ki daha o sürece girilmedi ki, adaylar arasında pek bir hareketlilik yok.

Herkes seçim takviminin belirlenmesini, işareti bekliyor.

Bu süreçte, yaklaşık 40’ın üzerinde aday var. YÖK’de mülakata gittiler. Bilirsiniz ki ülkenin acı gerçeği, mülakat hikâye, dostlar alışverişte görsün, adet yerini bulsun, formalitenin gereği yerine getirilsin diye yapılan mülakatların hiçbir kıymeti harbiyesi yok.

Asıl sözü, son sözü Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan verecek.

Patron O…

Sayın Can üniversiteye kurumsal kimlik kazandırma adına özveriyle çalıştı, şehrin tüm dinamikleriyle ilişkileri sağlam tuttu, güçlendirdi. Üniversitenin saygınlığına laf getirmedi, görevini layıkı ile yerine getirmeye çalıştı.

Sayın Cumhurbaşkanımızın kararına saygılıyız da, bana ve bize göre sayın Can görevde kalmalı, projelerini tamamlama ve hedeflerini yakalama fırsatı verilmelidir.

En iyisi, en yakışanı sevgili Hocam! Yani en büyük arzum bu en büyük eğitim kurumuna Can’ın gelmesi.