Allah devlete zeval vermesin! O kadar yağmaya, talana ve hırsızlığa karşı yine ayakta duruyorsa, ki dünya durdukça dursun, yine de iyi insanların yüzü suyu hürmetine olsa gerek!
Devletimiz var osun!
Ankara’da ihalesi yapılan deprem konutları Kahramanmaraş’a gelene kadar kaç tane aracıya pay oldu! AK Parti içindeki inşaat işlerini çok iyi bilenler bile açık açık diyor ki; 4.5 milyona Ankara da dağıtılan evler taşeronun taşeronuna üçte bir fiyatına yaptırıldı! Arada ki fark ne oldu? Bir de ihaleleri de Genel Merkeze yakın olan müteahhitlere dağıttınız buradaki esnaf ise avucunu yaladı.
Ama herkes kahraman değil mi? Sütçü İmam bizim dedemiz, Senem Ayşe de nenemiz!
Ebesini hatırlayan var mı, yoksa birileri hatırlatırsa tavrınız ne olur?
*
Deprem bahane ama ihaleler şahane!!!
Ballı lokma tatlısının ne olduğunu bilir misiniz siz? Bir tatlı ki, bir güzel ki, tadına doymazsınız, hele hele bir de beleş ise, bir de avanta varsa işin içinde.
Bu zamanda müteahhit olmak varmış anasını satayım, bu zamanda depremi fırsat çevirmek varmış gadasını aldığım!
Bu zamanda taşeron (İşi bilip bilmemesi önemli değil, demirden, çimentodan anlamasa da olur, yeter ki adamını bul, yolunu yap, taşları döşe, işi kap!) olup, suyunun suyundan da olsa ucundan kıyısından iş alıp kısa sürede köşeyi dönmek varmış!
Bu zamanda adamını bulup, suyunun suyundan düşse de nasibine, Allah var malzeme kalitesi on numara beş yıldız, ama işçilik rezil rüsva.
*
Gidin bakın köy evlerine, hatta geçenlerdeki fırtınada çoğunun çatısı uçtu.
Malzemeden çaldı adamlar!
Kim çaldı, kim oynadı, (Pardon ne oynaması, yürüttü) denetleyenler var mı, denetlendiklerinde ‘Bu olmamış kardeşim, böyle rezil bir inşaat-işçilik olmaz, vatandaşa yazık günah!’ diyen denetmen çıktı mı içlerinde şimdiye kadar!
Suyunun suyundan da olsa kısmetine düşene razı olanlar, malzemeden çaldıklarında, deniliyor ki; o kadar ucuza alınırsa iş, örneğin 4 milyon 500 bine alınan inşaat son taşeronda 1.750 liraya kaldıysa, o inşaattan hayır beklemek, kalite beklemek temmuz ayında kar beklemek gibiyse, o evlerde oturmayı hayal edenlerin, umutla bekleyenlerin suçu günahı ne?
Bütün suç Fatmagül’de mi?





