banner1572

Aslında, dürüst olmak gerekirse, bu başlığı gazeteci kardeşim Deniz Zeyrek’in sayfasından arakladım. Alıntı yani, çalıntı değil.

Başı dumanlı, kafası karmakarışık, günün stresinden bunalmış vaziyette olduğumda, ara sıra sırf gülmek, kafa dağıtmak için komedi filmlerini izlerim. İlaç gibi geliyor, gün boyu yaşadıklarını, karşına çıkan istemediğin kimseleri unutuyorsun izlerken.

Kendini filme veriyor, aktörlerin espri, alay kokan cümleleri karşısında rahatlıyor, kafa dağıtıyorsun en azından.

*

Geçmişte merhum Levent Kırca’nın ‘Olacak o kadar’ skeçlerini çok izlerdim. Hâlâ da izlerim ya, Kemal Sunal, Şener Şen gibi karakter oyuncularının filmleri keyif verir bana. Zeki Alasya ve Metin Akpınar ikilisi de favorilerim arasında. Gülerken düşündürür, düşündürürken güldüren komedi filmleri, bunalan, daralan bizler için tam bir güvenli liman, sığınak.

*

Öyle olur olmaz yerde ve zamanda pişmiş kelle gibi sırıtan, kikir kikir gülen, kahkaha atan biri olmasam da, mizahı severim. Espriye bayılırım. Bir ihtiyaç hissederim.

Kendimle, çevremle, şahsım dışındaki herkesle dalga geçerken, dünyaya eyvallah etmez, kimseye metelik vermezken, izlediğim komedi filmleri gün içinde yaşadıklarımı unutturuveriyor.

Bakın yazmaya unuttum, ‘Güldür güldür şov’ da yorgunluğumu alacak, dinlendirecek oyunlarla kafamı dağıtıyor desem yeridir.

*

Buraya kadar tamam, ‘Ne var bunda, komedi filmini herkes izler, sever. Kişisel zevkini okumak zorunda mıyız?’ dediğinizi duyar gibi olduğum için asıl meseleye gelmek istiyorum gecikmeden, sizi sinirlendirmeden!

Belediyeler canımın içi, şekerparem, ballı mayamım! Bazılarına bakıyorum, okuyorum, dinliyorum, tam bir komedi dükkânı gibiler. ‘yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatı’ deseler de yaptıkları bir şey de yok ortada.

Lay-lom topu topu…

Bereket versin Azerbaycan Mahallesi bitti, bitiyor, TOKİ, EPP ve Emlak Konut konutları dikiyor birer birer, biz de ‘Vay be, başkanlarımız çalışıyor, bu ne hız birader!’ dercesine şehri ayağa kaldırma, şehri inşa etme çabasındalar.

Kendilerinden bir şey var mı deseniz, yok, yok, yok…

*

Bakıyorum, komik hikâyeler yazılıyor. Önsözü de yok üstelik. Yazılıyor da, milletin komediye ayıracak ne zamanı var, ne kafası müsait. Ev geçim derdi herkesi özel hayattan, alışkanlıklarından alıkoymuş. Hangi komedi hikâyesini anlatsan, hangi belden aşağı fıkra dinletsen, hıh, gülecek takadı kalmadı milletin!

Seçimlerin üzerinden bir sene geçeli epey oldu. Şu mahalle senin şu düğün benim, şu asfalt tamirini kontrol benim şu ölmüş tavuk dürümü dükkân açılışı senin, şu çocuğun sünnet şöleni benim şu boş beleş konferans dinleme senin, derken vakit geçiyor, milletin umudu azalıyor, keyfi kaçıyor, artık komedi filmleri de tat vermiyor.

Bir tarafımız gülse yüzümüz gülmüyor!

*

 Bir de çıkıp, ‘Seçildiğimiz günden bu yana, şunu yaptık, bunu yaptık!’ demiyorlar mı, gülmemek için kendimi zor tutuyorum. Rutinden öteye gidemiyorlar kaldı ki.

Dedim ya, tam komedi dükkânı. Bırakın Kemal Sunal’ı, bırakın Şener Şen’i, bırakın Levent Kırca’yı izlemeyi, bizimkileri seyredin, dinleyin katıla katıla gülmekten çatlamazsanız adam değilim.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1413

banner1560

banner1574

banner1575