Kıymet bilmek ve mahallenin itleri

26 Ağustos 2025, 07:05

138 kez okundu.

Şu son günlerin su meselesi yüzünden, havayı bulandırmadan, suyu sulandırmadan tahrikkar sosyal medya paylaşımları ve gerçeği yansıtmayan videolarla Fırat Görgel Başkanı itibarsızlaştırma çabalarına karşın, bu genç, bu idealist adamın, siyasetin ferasetine yapılan yargısız linçe karşı size bir hikâye anlatmak istiyorum.

Kaplumbağaya sormuşlar, “Karşı mahalleye kaç günde gidersin!”

Kaplumbağa, “Yağmuru çamuru, inişi yokuşu, rüzgârı hesap edersem 3 günde, ama ben 6 gün diyeyim” cevabını vermiş.

Ve düşmüş yola.

6’ncı gün kaplumbağa söylenen mahalleye gelememiş. Giderler bakarlar, kaplumbağa daha yolun yarısında. Sorarlar; “Hani 6 günde gelecektin, ne oldu?”

Kaplumbağanın cevabı başka olmuş, “Haklısınız; inişi yokuşu, rüzgârı, yağmuru çamuru hesap ettim lakin mahallenin itlerini aklıma getiremedim, hesap edemedim! Ne zaman hızlansam tutup ters çevirdiler!”

Rabbim, ülkemizi, milletimizi bu haysiyet yoksunu köpeklerden korusun!

Çalışırsın, koşarsın, halkın için, sana oy veren vermeyen topluluk için gayret gösterirsin, lakin birileri yoluna mayın döşer, topuğuna sıkar, önüne engeller koyar, kuyunu kazmak, halkın gözünden düşürmek için yalan yanlış haberler, yorumlar ve videolarla yargısız infaza girişirler.

Fırat Görgel şimdi bunu yaşasa da, mahallenin köpeklerine aldırmıyor, işine bakıyor.

Kadir kıymet bilmek herkese nasip olmaz! Dün kimler geldi kimler geçti hayatımızdan, yerel siyasetten, iş dünyasından, basın camiasından, hatırı sayılır vatandaşlarımızdan. Ya sağlığında bildik kıymetlerini, ya da ki en çok yaşama veda ettiklerinde. ‘keşke’lerle…

Seçildiği günkü fotoğrafı ile bugünkünü kıyasladım da, saçını-sakalını değirmende değil, senin için, bizim için, hepimiz için, bu şehir için bembeyaza çevirmiş. Hani merhum Adnan Şenses diyordu ya şarkısında ‘neden saçların beyazlaşmış arkadaş!’ diye, nedeni biz, sen, ben, hülasa bu şehir değil mi?

Kişi kıymet bilecek. Bunun için Karamanlı Kavşağındaki ‘Kıymetini bil’ apartmanında oturmaya gerek yok. Bu insani, vicdani bir duygu. Keşke demeden sevmek, saymak ve kıymetini bilmek en güzel erdem. Çünkü kıymetini bildiklerimiz kıymetli insanlar.

Hedefine ulaşmak için çıktığı yolda ters çevirmeye çalışsalar bile, projelerini hayata geçirme noktasında gecesine gündüzüne katarken aleyhte algı yaratılmak istense de, onu kimse doğru bildiği yoldan ayıramayacak!

Su sıkıntısı var mı, var! Su krizini çözmek için uğraş veriyor mu, evet. Kılavuzlu Barajının suyunu Ayvalı’ya taşıyarak, arıtma sonrası şehre veriyor mu, tabi ki.

Peki… Madem mesele bu kadar önemli, insan hayatı için su yaşamsal madde. Soruyorum; Devlet Su İşleri nerede? Çıkıp bir açıklama bile yapmaktan aciz! Halkı doğru bilgilendirmek adına yapması gerekirken, gıkı bile çıkmadı. Bütün suç, bütün günah, zaten şeleği (yükü) ağırdı, su sıkıntısı faturası Görgel’e kesildi.

Bahanelere sığınmıyoruz. Ama gerçekler var.

Daha önce de yazdım, tekrarında sakınca yok; Kartalkaya’nın, Helete’nin (Düzbağ) suyunu Gaziantep’e Fırat Görgel vermedi. Hatay’a, Amik Ovası’na giden kanal suyunu projesi Fırat Görgel’e ait değilken, eleştirmek için biraz insafsızlık etmiyor muyuz?

Niye Devlet Su İşlerine iki kelam etmiyor, hesap sormuyorsunuz?

Demem o ki, hırsızın hiç mi suçu yok!