banner1597

Bugünkü konumuz iki büyük, iki güzel, iki hayırsever aile. Toplumsal sorumluluklarını bilen, şehrin meselelerine duyarlılık gösteren, kazandıklarını ‘en büyük yatırım insana yapılana yatırımdır’ düşüncesinden hareketle insanlığın emrine amade eden iki büyük, iki  hayırsever aileden söz ediyorum.

Özellikle deprem sonrası şehrin yegâne sorunlarından biri de eğitim idi. Çok sayıda okulumuz yıkıldı, öğrenciler ya açıkta kaldı, ya da oturdukları semtten uzaklara gitmek zorunda kaldılar. Hasar görenler de güçlendirildi, bakım-onarım ile yeniden eğitim-öğretime açıldı. Sınıf yetersizliğinin olduğu senelerdir yazılır, söylenir. Bu bağlamda her şeyi devletten beklemeyen hayırsever iş adamları (Abdullah Çinkay’ı bir kere daha rahmetle anıyorum!) eğitime verdikleri önemi gösterircesine, okul yaptırdılar, cami yaptırdılar.

Allah daha çok versin, hayırsever iş insanı Halil İbrahim Gümüşer tarafından yaptırılan ve 24 derslik olarak inşa edilen Ortaokul, hafta başı itibarıyla eğitim-öğretime başladığında ‘helal olsun!’ demiştim. Okulu Milli Eğitime bağışladı. Kentin eğitim altyapısına değer katacak önemli bir yatırım daha hayata geçti. Hacı Bayram Veli Mahallesi'nde, eski Muaalim Hayrullah Ortaokulu'nun bulunduğu alanda inşa edilen modern okul, donanımlı yapısı ve güçlü altyapısıyla dikkatleri üzerine çekiyor.

Sınıf ve derslik sıkıntısı çeken Milli Eğitim Müdürlüğü ve öğrencilere kadar veliler de rahat bir nefes almışlardır. Gümüşer ailesi, eğitim-öğretime olduğu kadar toplumsal yaşama da nefese olmuş biri asil ailedir. Sayın Halil İbrahim Gümüşer ve hayırlı evlatlarını tebrik ediyorum.

Seçkin ve saygın Gümüşer ailesinin hayrını kabul etsin yüce Rabbim!

*

Mustafa Kır.

35 senedir tanıdığım insan. Az gitmedik parti ive siyasi çalışmaları yüzünden dağlara, ovalara, kırlara, köylere, beldelere. Çok hatıramız var Mustafa abimizle. Yorulduğumuz, nefes nefese kaldığımız, susadığımız, acıktığımız o günleri unutmadım!

Kapısı kadar yüreği de açıktı herkese. Geleni boş çevirmez, bir işi düştüyse elinden gelen gayreti gösterirdi olması için. Açı doyurur, dertli olanın derdiyle dertlenir, gönlünü alırdı. Bir gönül adamı hülasa.

O Mustafa Kır ki, küçük sanayi sitesinin değil sadece, tüm şehrin hafızası, abisi, büyüğü. Beyefendi kişiliği kadar kadirşinaslığı, kalenderliği, insan odaklı yaşam felsefesi, yüreğinde biriktirdiği insan sevgisiyle herkesin abisi.

Salı günü muhterem eşi Kadriye hanımı kaybetti.

Abdulhamithan’daki cenaze töreni mahşer yeri gibiydi. Çok cenaze namazına katıldım, bu kadar kalabalığını görmemiştim.

Sonra taziye evinde çok sevgili oğlu Sadi Kır’a başsağlığı diledim.

Aynı camide mevlid-i şerife de katıldım, dualara âmin diyerek merhumeye ‘mekanı cennet olsun’ duamızı gönderdik.

Yaşı 90’lara dayanmış Mustafa abimizi taziyede ve mevlid-i şerifte o kadar üzgün gördüm ki, yürek dayanılır gibi değildi. Taziye evlerinde, cenazede ve özellikle mevlitlerde fotoğraf çekmeyi sevmediğim içini oturduğum yerden duamı gönderdim.

Mesleğinin ustası, kalender (otu çek köküne bak demişler-babasının oğlu) Sadi Kır için de iki kelam edecek olursam, ahi’lik esnafı kültürü ile yoğrulmuş, dürüst, ilkeli bir babanın hayırlı evladı olarak küçük sanayi sitesinde beyefendiliği, işinin ehli olması sıfatıyla çok sevilen, sayılan bir esnaf.

Bu aileye başsağlığı diliyorum bir kere daha. 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol