Bir-iki gün önce, bu köşede, “Bazen kendimi zor tutuyorum, sıkıyorum dişimi” başlıklı yazım, farklı yorumlara, farklı adreslere gitmiş.

Bu yazımın altına bugün de imzamı atıyorum. Okurlarım, beni tanıyanlar, kimler için köprüleri kaldırıp attığımı iyi bilirler. Birinin, birilerinin de ne dediği, ne diyeceği, hangi fırsatçılığa kaçan sevimsiz yorumlar göndereceği umurumda olmadı, olmayacak.

*

Benim sevgim, benim aşkım Önsen Köprüsüne kadar değil, bir kere bunun altını çizmem gerekiyor. Bir kere, evet, doğrudur, haftalardır, aylardır,  yıllardır Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Hayrettin Güngör’ü eleştirdim. Eleştirirken ne yazdığımı, ne dediğimi açık ve net dile getirdim.

Kaldı ki ismini de vermiştim.

Baktım, son aylarda, son senelerde sayın Güngör, ki köşe yazımda ifade ettiğim üzere, “Maraş Güngör’meye başlıyor mu?” yazımda da hizmet noktasında atağa kalktığını, gönül belediyeciliği denilen algıyı yaymaya başladığını, insanlara dokunmaya doğru adımlar attığını gördükçe, sevindim.

Şehrim adına, oy vermesem de AK Parti adına. Ama ben bu şehrin evladıyım, benim başka gidecek, yapacak bir işim yok.

*

Reklam mı, ilan mı, rızkı veren Allah! Onun hesabında,  peşinde değilim.

Ha, yine yanlışı olsun, yine eleştiririm. Hiçbir kuvvet de beni bundan alıkoyamaz! Feriştahı da gelse bile…

Ama durup dururken, birilerinin canı istedi diye, gelenin keyfi için kimsenin aleyhine yazamam, yazarsam da belden aşağı vurmam, üslubuma, yazı diline ve etik kurallara riayet ederim.

Kimsenin özel hayatına girmem, halk diliyle yazarım da, sokak ağzıyla  yazdığımı kimse duymadı, okumadı.

Yazarken de başım kıçım oynamaz.

*

Hele hele, bu eleştirileri, getirip de maddiyata dayamam! Kimse bize reklam vermek, abone olmak zorunda değil. Habere giderken de pazarlık içinde olmam. Olduğumu ispat etsinler, mesleği bırakırım! O kadar net!

Yazımı getirip Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Hayrettin Güngör’e monte etmişler. Oysa orada anekdot düşmüştüm, ‘yanlış kupona oynamayın!’ diye uyarmış, açık açık mesaj vermiştim.

Ama insanoğlu işte, getiriyi yazıyı sayın Başkana iliştirmişler, “Fiskeci seni kast etti” demeye getirmişler.

*

Oysa…

Kimi ve kimleri kast ettiğimi herkes çok iyi biliyordu. Ben o yazıyı, ağzı bozuk, üstelik de pavyon fedaisi kılıklı kimseler için yazdım. Mesleği, konumu ne olursa olsun, dert değil. Yazdığım yazının da arkasındayım!

Bu yazıyı, bu açıklama tadındaki itirafı idrak yoksunlarına gönderiyorum.

Sayın Güngör’ü 16 senedir tanıyan birisi olarak, zaman zaman eleştirsem de, severim, sayarım, haddimi bilirim, hududumu aşmam.

Önsen Köprüsü’ne kadar değil, Boğaz Köprüsü’ne kadar, İstanbul Kanalına (hayırlı olsun) kadar, Fatih Sultan Mehmet ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne kadar sevdiğimi, saydığımı ifade etmekten de yüksünmüyorum, gocunmuyorum.

Ne kadarsa, o kadar!  

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol